Filters
Done
    • -23% İndirim
      27.00

      Merhaba sevgili okurlarımız;
      Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, bu yola çıkarken 1. ve 2. Antolojiden sonra, 3. Antolojimizi Edebiyata kazandırabilmenin heyecanı sarmıştı. Birbirinden değerli şairlerin kalemleri ile yol almak bizlerde muhteşem bir haz uyandırdı ve bu şevkle başladık çalışmalarımıza. Tabi ki; yeni yol arkadaşları, yeni şairler ve güzel kalemler ile tekrar yürümek bizlerin sonsuz gururumuz ve mutluluğumuz oldu. Bu yolculuktaki temel anlayışımız “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindi ”…

      Bu kitabın siz okurlara ulaşmasında büyük emeği olan grup yöneticimiz şair, yorumcu Ali TURGUT beye yine çalışmalarımızda desteğini esirgemeyen yorumcu, şair grup yöneticimiz sevgili Suna Türkmen GÜNGÖR hanıma sonsuz teşekkürlerimi sunar, tüm okurlarımıza sevgi ve saygılarımızla taktim ederiz…

    • -23% İndirim
      27.00

      Merhaba sevgili okurlarımız;
      Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bu kitaba başlarken, birinci kitabımıza başlarken duyduğum heyecan ve coşkuyu yeniden yaşadım. Öyle ya! Yeni şairler, yeni kalemler. yeni dostlarla yola çıkıyorduk. Bu yolculukta ki temel anlayışımız” Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz içindi”
      Bu kitabın siz okurlara ulaşmasında büyük emeği olan grup yöneticimiz Şair, yorumcu Ali TURGUT beye yine çalışmalarımızda desteğini esirgemeyen yorumcu, şair grup yöneticimiz sevgili Suna Türkmen GÜNGÖR hanıma sonsuz teşekkürlerimi sunar, tüm okurlarımıza sevgi ve saygılarımızla taktim ederiz…

      Bir Avuç Şiir Grubu Adına

    • -30% İndirim
      88.00

      “KİM BU D.B. COOPER?”

      Bu, Ayten Pearse’ın firari Cooper’ı araştırmaya başladığında sorduğu ilk soruydu. Bu adam her kimse muhtemelen yıllar önce ülkenin pek bilinmeyen bir bölgesine taşınmış olmalıydı. FBI tarafından şimdiye kadar bulunamadığına göre ölmüş olma ihtimali de yüksekti.

      Cooper olayı ile ilgili duydukları, araştırmacı gazeteci kimliği taşıyan bu kadında merak uyandırmıştı. Binlerce dosyanın içindeki bilgileri gözden geçirip anlamaya çalışıyordu…Çünkü; Pearse’ın bir an önce yanıtlaması gereken önemli sorular vardı.

      D. B. Cooper 24 Kasım 1971’de Portland’da Seattle’a giden bir uçağın, yalnız, sıradan görünümlü, iyi giyimli bir yolcusuydu. Uçak havalandıktan sonra ise tarihin en gizemli uçak kaçırma hikayesinin ana karakteri olmasına geri sayım başlamıştı.

    • -26% İndirim
      48.00

      “Adalet İnsanı” kavramını yıllardır duyduk mu ? Sahi bu adalet insanı kimdir, kim olmalıdır, ne yapmalıdır, hiç düşündük mü ? Kulaklarımızı yırtarcasına, gözümüzün içine sokarcasına, ruhumuza işlercesine, yıllarca hiç işittik mi ? Bu kavramın içini doldurup, unsurlarını belirleyip, ilkelerini oluşturup, ruhunu tanımlayıp içselleştirdik mi ? Adalet insanı kavramını yüceltecek bir şeyler yaptık mı? Yoksa düşene bir de sen vur babından davranışlar mı sergiledik.

      Elbette ki; doğruları bilmek önemlidir, gereklidir ve şarttır ancak yeterli değildir. Şeytan da bütün doğruları bilir amma melekle ayrılan farkı doğruları uygulama iradesi ve icraatıdır. Adalet insanı olmak için gereken ve herkesçe bilinen doğruları uygulayacak meslek etiklerine inanıp, hayata geçirmek için maliyetlerine rağmen fedakarca çalışan örnek adalet insanlarına ihtiyaç var.

      Elbette doğru. Ancak; sistem gerçekten nitelikli adalet insanı üretemedi veya üretmek istemedi. Belki de ona gereken, hukuk ve adaletin gereğini yapan adalet insanları değil de, gerektiğinde “işine yarayacak” hukuk figürleri, hatta hukuk figüranlarıydı…. Belki de bunu başarmayı da bildi.

      Onu, herkese, her bir kişiye ve her kesime; sırf ve sadece ve yalnızca “adalet dağıtan” bir ortakça benimsenen onurlu ülkümüz yaptık mı?

      Oysa; “adalet insanını” her yerde, her zamanda, her zeminde, derhal ve behemehal, herkesten ve her kesimden çok bizim, bizlerin, hepimizin, başkalarına bırakmaksızın birlikte oluşturmamız gerekmez miydi ? Keşke; Sözümüz hiç bitmese, zorda, darda, tasada ve sevinçte ortak olsak, adaleti birlikte omuzlayıp, mutlak ve maddi adaleti gerçekleştirsek..!

    • -26% İndirim
      52.00

      ‘Doğum günümü hiç kutlanmadı ki, kaç yaşında olduğumu bileyim. Sadece ben, senin yaşındayken, o zaman on iki veya on üç yaşında ancak olurdum. Yaptığım bir hırsızlıktan bol ekmek çalmıştım. Herkes yedi beni okşadı. Yanımızdakilerden biri, ‘Aferin Halil sen adam oldun. On üç yaşında ancak olursun.’ Öyle sevindim ki biri benim yaşımın kaç olduğunu söylemişti on üç yaşındaymışım. Bu yaşın bana ait olmasını benimsedim. Ondan sonra üç yıl geçti. Şimdi demek ki on altı yaşındayım,’ dedi. Bunlar benim yaşamım oldu çıktı.

    • -24% İndirim
      34.00

      “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum.”
      O yangına bir kova su bile dökebilirsek ne mutlu. Yangına evlatların düşmesini önlemek, düşenleri kurtarmak azmi ve gayretiyle…
      “Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme” gayesine uygun eserler listesine dâhil olabilmesi temenni ve duasıyla…
      Analar, babalar ağlamasın. Çocuklar, gençler ağlamasın.
      Ağlayan resimlerden ders çıkarılsın.
      Sizleri AĞLAYAN RESİM’le beraber diğer manzum hikâyelerle baş başa bırakıyorum.
      Gayret bizden muvaffakiyet Allah’tandır….

    • -26% İndirim
      37.00

      Bu güne kadar yolumun kesiştiği her can yüreğimde bir şe­kilde iz bıraktı.
      Yazdığım her satırda dostlarımdan, arkadaşlarımdan hiç si­linmeyecek izler var.
      Ahde Vefa
      Seni asla diyen bütün sözlere
      Anılara giden yola izlere
      Şimdi baktığın yeni yüzlere
      Esefle yüzümü döndürüyorum.
      Arada bir ışık yansa düşümde
      Bir şiir, şarkıda başka biçimde
      Hafif bir sıcaklık olsa içimde
      Korkuyor su döküp söndürüyorum.
      İnanç dallarımı kırdın kıralı
      Bir hüzün bulutu gitmez buralı
      Boğazıma yumruk durdu duralı
      Neşterle yarama saldırıyorum.
      Kim yalancı seçilmiyor kim gerçek
      Gözlerimde sanki sisli bir mercek
      İnsan ahde vefa bilinceye dek.
      Aşkı sevdayı da öldürüyorum.

    • -30% İndirim
      155.00

      Bu çalışma bilindik kitap çalışmalarına benzemeyecektir. Hele akademik metot ve üslupla yazılan hiçbir kitaba benzemeyecektir. Kitabın üslubu başarabildiğimiz ölçüde sohbet havasında bilgi, fikir, bilinç içeren bir yapı oluşturacaktır. Doğrusu akademik çalışmalara ve Akademik üsluba hiç ısınamadım. Hep, sıcacık üslup, cümleler, satırlar, anlatımlar kalbime dokundu. İnsanların da kalplerine bu tür üslupların dokunacağına inanıyorum. Yanılıyorsam affedin! Kaldı ki; yeteri kadar İslam’da Aile üzerine akademik kitaplar yazıldı. Kitaplar yeterliydi yetersizdi bu konuya girmiyorum. Zaten bu konuda yorum yapacak yetkili değilim. Sadece kendim için bana yeterli gelmediğini söyleyebilirim. Bu çalışmada Müslim bir aile nasıl olmalıdır konusunda düşüncelerimi satırlara aktardım. Eksiklerim ola bilir. Hatta bazı cümlelerim, bazı yaklaşımlarım bazılarına aşırı gelebilir. Bu konularda tartışmayı sevmiyorum. Ancak uyarıyı seviyorum. Farklı fikir ve yaklaşımları olanlar kitabı okuduktan sonra bana ulaşırlarsa sevinirim. Çünkü Müslimler olarak birlikte birbirimizi güçlendireceğiz. Çalışmada bana destek veren, kitabın incelenmesi, eksikliklerin düzeltilmesi konusunda katkı veren kardeşlerime teşekkür ediyorum. Arzum yazdıklarımın Müslim kardeşlerime yararlı olmasıdır. Yararlı olabildiğim ölçüde olumlu şeyler yaptığıma inancım artacak, bana güç ve kuvvet verecektir.

    • -30% İndirim
      105.00

      Rüzgâra karşı sözler’in yazarından yeni bir çalışma…

      Yazar bu eserinde, bir yandan zihnimizi çok kurcalayan felsefenin temel konularına ilişkin düşüncelerini hikâyeler, anekdotlar, anılar ve fıkralarla akıcı bir şekilde anlatırken diğer yandan da değişik kültür ve toplumların yetiştirdiği bilgin,din adamıi politikacı, filozof , düşünür ve yazarlardan da alıntılar yaparak bizleri evrensel birikim ve değerlerle buluşturmaktadır.

      Anlatımdaki özgün ve edebi biçim, ruhumuzu coşkun ve içsel bir yolculuğa çıkarmaktadır. Konular arasında zaman zaman yolumuzu kaybetsek de sonunda kendimizi fırtınadan kurtulan bir geminin güvertesinde buluruz.

      “ Zorluk, benzersizliğimize… Bizi diğerleri ile aynı potada eritmeye çalışanlara direndiğimizde, içimize ağır bir sis çöker ve gitgide büyür. Bu sis, bizi çevremize olduğu kadar kendimize de kör hale getirir.”

    • -25% İndirim
      56.00

      Mehmet Gözükara, bu eserinde Elbistan ve çevresindeki bir nesil öncesi sayılabilecek, kendi ifadesiyle ‘Fertlerinin aynı kaptan yemek yediği ve aynı bardaktan su içtiği aile bağlarının güçlü olduğu zamanlarda’, göçebe ve tarım kültürüne ait sosyal hayatın yaşanmış hikâyelerini, modern hikâye tekniği ile ele alıyor.
      Elbistan ve dolaylarında geçen hikâyelerde Anadolu insanının sevgisi, zevki, vatan muhabbeti, hayata bakışı; aşk, macera ve heyecan örgüsü içinde sözlü geleneğe bağlı akıcı bir anlatım üslubu ile çok başarılı bir şekilde aktarılmıştır.
      Ramazan Avcı
      Mehmet Gözükara özellikle çocukluk döneminde yaşanmış ve rivayet edilen olayları yörede kullanılan dil, benzetme, deyim, dua ve bedduaları kullanarak akıcı bir şekilde anlatmış. Ben bu hikayeleri okurken sanki Elbistan’da geçen çocukluğuma tekrar dönüp o günkü ruh halini ve heyecanını yeniden yaşadım.
      Usta bir halk şairi olan Gözükara; dürüstlük, mertlik, adalet, vatanseverlik gibi kültürel değerleri şiir ve hikâyeyi bütünleştirerek anlatmış. Geçmiş dönemlerdeki günlük hayatta yaşanan olaylar, kırgınlıklar, çekişmeler, gelenekler, görenekler ve gönüldeki duygular hikayelerde çok güzel işlenmiştir. Kitap özellikle yeni neslin o günleri anlaması ve geçmişle günümüz arasında kültürel bağ kurması bakımından oldukça önem taşımaktadır.
      Durdu Güneş

    • -25% İndirim
      27.00

      “AŞK’A” susayan kalbinin dudakları çatladı…
      Yüreğinin dilinde tek hece “AŞK”…
      Hasret çeken gönül evinde tek kelime “AŞK”…
      Levhi kalem; kapı ve pencerelerini açan ruhunun üzerine
      “AŞK” yaz…
      * * *
      Hücreleri aç, gıdası “AŞK”…
      Damarları susamış, arzusu “AŞK”…
      Kırıldı kolu, kanadı dermanı ” AŞK”…
      Kalmadı takati, mecali “AŞK”…
      Nefesi, aşı artık “AŞK”…
      * * *
      “AŞK” için yaratıldı Muhammed (S.A.V.)…
      “AŞK’IN” hatırı için af edildi Adem…
      Enbiya’nın yüzündeki nur “AŞK”…
      Sahabenin kalbindeki ateş “AŞK”…
      Evliyanın dilindeki muhabbet “AŞK”…

    • -25% İndirim
      45.00

      Alperhan; sırtını kendisiyle yaşıt alıç ağacının gövdesine dayayarak serin gölgesine oturup, gözlerini Kızılırmak vadisinin derinliğine dikti. Öylece durdu… Alıç ağacı gölgeliğinin ötesinde ise öyle sıcaktı ki hava ve toprak. Güneş sanki sıcağını, ışığını ve ısısını kovalarla, helkelerle hatta kazanlarla yeryüzüne döküyordu. Ardından da bir serin su serpiliyordu ürpertircesine barajdan esen rüzgarlarla…! Uzun upuzun, birbirine benzeyen yıllar; ağır ağır, aheste aheste geçip gittiler. İşte benim rüyalarım, hayallerim, hülyalarım. 40 yıl sonraki eskimiş yıllarım. Ve yanan, yakan, kavuran bir afat ataşta yanacakken zamanın, o en değerli, küçük, küçücük. Minnacık, bir “an” kadarcık kısmında gördüğüm ULVİ RÜYAM …! Varın da hesap edin şimdi zamanın değerini, kıymetini ve vazgeçilmez, paha biçilmez bir mücevher oluşunu.
      Zamanın;
      Münevver,
      Muteber ,
      Muazzam
      Mükemmel ve
      Muhteşem Oluşunu…!

    • -23% İndirim
      46.00

      Ülkemizi zekice taktikler sayesinde düşmanlardan kurtarmayı bilmiş ve yıkılmakta olan bir imparatorluktan yepyeni modern bir ülke kurmayı başarmış bir liderin çocukluğu acaba nasıl geçmiş olabilir hiç düşündünüz mü?

      İşte bu kitap ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ne denli zeki ve ileri görüşe sahip olduğunu, zorlu koşullar altında nasıl pratik çözümler bulduğunu ve ülkemizi kurarken yaptığı devrimlerin temelinin aslında nasıl oluştuğunu göstermektedir.

    • İçimizde otuz yılın hasreti,
      Aramızda yıllar kaldı, ay Laçın.
      Alçak düşmanların hain niyeti,
      Bizi senden ayrı saldı, ay Laçın.
      Can Laçın…
      Uzak bakışlarla soldun gözümde,
      Boy verdin dilimde, bittin sözümde,
      Zulmete çevrildi her gündüzüm de,
      Hasret saçlarımı yoldu, ay Laçın.
      Can Laçın…
      Şehit kanlarıyla yeşeren taşın,
      Bir günde, kederden ağaran başın,
      Her yamaçta her kayanda gözyaşın,
      Yüreğimde feryat oldu, ay Laçın.
      Can Laçın…
      Ata yurdum sende kaldı, kocaldı,
      Sanki dünya bu ömrümden öç aldı…
      Şükür gam-kederim geride kaldı,
      Gözlerim sevinçten doldu, ay Laçın.
      Can Laçın…

    • -30% İndirim
      158.00

      Türk dünyasının aksakallı ismi Turan Yazgan diyor ki; “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk KKTC ile Irak Türkmenlerinin bayrağını kendi eliyle çizmiştir. Birine beyaz, diğerine gök mavi rengi vermiştir. Birine “Yavru Vatan” diğerine “Bala Vatan”, bu topraklar elbette bir gün ana vatana ilhak edecektir.” demiştir.

      İşte Kerküklü gazeteci yazar Dr. Şemsettin Küzeci’nin bu kitabı yavru vatan ile bala vatan arasında uzanan dostluk köprüsünün notlarıdır. Küzeci, KKTC’ye yaptığı

      12 seyahat notlarını kitaplaştırarak siz değerli okurlarına sunmaktadır.

    • -27% İndirim
      22.00

      Merhaba sevgili arkadaşlar. Benim adım Poyraz. Annem belediye başkanı olmaya karar verdi. Adaylığı sürecinde ben hep onun yanındaydım. Duyduklarımı, yaşadıklarımı ve öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Neler neler öğrendim bir bilseniz! Ayrıca sizden bir konuda da yardım isteyeceğim. Eğer annem belediye başkanı seçilirse, çocuklar için şehrimize neler yapmasını istersiniz? Aklınıza gelen yaratıcı projelerinizi benimle paylaşmaya ne dersiniz? Örnek olması açısından sınıfımdaki bazı arkadaşlarımın fikirlerini aşağıda sizlerle paylaşmak istiyorum. Kitabımı mutlaka okuyun. Çok heyecanlı bir seçim süreci ve arkadaşlarımın harika projeleri sizleri bekliyor.

      “Ben bir çocuk olarak belediye başkanından sadece çocukların kullanabileceği bir tiyatro salonu yapmasını isterdim. Başka şehirde oturan bir arkadaşım söylemişti, onların şehrinde çocuklar için özel tasarlanmış tiyatrolar varmış.”

      “Ben yaşadığım şehirde bilim merkezlerinin olmasını isterdim. Bilimi büyük insanlar değil, çocuklar yapmalıdır. Çünkü bilim çocukları her zaman görünmezler.”

      “Ben çeşit çeşit oyuncakların olduğu, çimlerin içinde bir oyun parkı isterdim. Bizim mahallemizde oyun parkı var ama ailemden biri olmadan gitmem tehlikeli olabiliyor. Çünkü çok araba yolu var. Belediye başkanından isteyeceğim güzel bir oyun parkı.”

      “Ben belediye başkanından çocuklar için bir meclis kurmasını isterdim. Biz çocuklar doğuştan birçok hakka sahibiz. Bu haklarımızdan biri de kendini ifade etme özgürlüğü. Eğer çocuklar için bir meclis kurulursa biz çocuklar istediğimiz her şeyi mecliste konuşabiliriz.”