Deneme

    Filters
    Done
      • -41% İndirim
        200.00

        Bu büyük sahabilerin kendilerine has özellikleri vardır. Meselâ: Mekke’de ilk müslüman olan bu şahsiyetler Hz. Peygamber’e ve İslâm davasına büyük katkıları olan kişilerdir. Bu büyük sahabilerin hepsi İslâm devletinin müşriklere karşı giriştiği ilk büyük cihat hareketi olan Bedir gazvesinde bulundukları gibi, Hz. Peygamber’e, O’nu ve İslâm’ı sonuna kadar koruyacaklarına dair Hudeybiye gününde ağaç altında Bey’at etmişlerdir. İslâm akidesi için Allah yolunda en yakın akrabalarına karşı çarpışmaktan geri durmamışlardır.

        (Cennetle Müjdelenen Sahabe Zübeyr B. Avvam)

        Onların nesebi, soyu ve kimliği sorulursa cevap hazırdır. Müslüman. Yani, onlar yalnızca Müslüman’dır. Soy, ad, veraset gibi şartlarla değil aksine inceleme, delil ve fıtri zevk sonucu Müslümandırlar.

        İşte bu neslin özelliklerinden biri de budur. Allah ve Resul’ünün hükmü onlarca kesin bir biçimde kabul görür. Şayet tağut’un sözü, hükmü gündeme getirirse buna asla itibar etmezler. Cevapları kesin bir surete reddir.

        (Özlenen Asım’ın Nesli)

      • -24% İndirim
        38.00

        Bu kitabı neden yazdım?
        Ormanda tek başımıza yaşamadığımıza göre yaşantımızı düzene koymak ve huzur içinde bir düzen kurmamız gerekiyor. İnsanların birbirinin hakkını gasp etmesinin ve birbirine zarar vermesinin önüne geçmenin tek formülü makul bir hukuk sistemi kurmaktır. Peki iyi hukuk sistemi nasıl kurulur, her hukuk sistemi insanlara huzur ve güven tesis edebilir mi? Sözde değil gerçek bir fonksiyon ihtiva edecek olan bir hukuk sistemi nasıl kurulur? Adalet olmadığında başımıza neler gelebilir?
        Bugün bizler için iyi olup başkaları için kötü olan sistem yarın tersine işleyebilir. Bunun önüne nasıl geçmeliyiz? Hukukun bıraktığı boşluğu ahlak ve vicdan doldurabilir mi? Yahut doldurması için neler yapılmalıdır? Hukuk öncelikle namuslu insanlar için mi gereklidir yoksa namussuzlar için mi? Hukuk ve adaletin tesisinde halkın rolü ne olmalıdır? Halkın adalet talebinin bir önemi var mıdır? Olayların farkına varmanın adaletin rotasına bir etkisi olur mu? İşte kitabı bu soruların cevabını aramak için kaleme aldım.

      • -32% İndirim
        150.00

        İnsanlara kimlik ve kişilik kazandıran değerlerin başında inanç yapısı ve kutsalları gelir. Onları koruyabilmek için her topluma hakim olan dini değerleri vardır. Onun içindir ki kutsal metinlerin içinde öncelikle iman esasları yer alır. Onu korumak ve yaşatmak için ibadet şekilleri ve kuralları sıralanmaktadır.
        İlmihal kitaplarının ana konuları bunlardır. Bir de insanların birbirleriyle ilişkilerini, aile ve toplum içindeki uyumunu ele alan kurallar vardır ki bunlar, genel olarak “ahlakî değerler” başlığı altında toplanabilmektedir. Dini ölçülerde helal-haram, günah-sevap kavramlarıyla çerçevelenen, toplum içinde iyi-kötü şeklinde tanımlanan bu değerler, genel olarak ahlakî değerlerdir.

      • -30% İndirim
        105.00

        Rüzgâra karşı sözler’in yazarından yeni bir çalışma…

        Yazar bu eserinde, bir yandan zihnimizi çok kurcalayan felsefenin temel konularına ilişkin düşüncelerini hikâyeler, anekdotlar, anılar ve fıkralarla akıcı bir şekilde anlatırken diğer yandan da değişik kültür ve toplumların yetiştirdiği bilgin,din adamıi politikacı, filozof , düşünür ve yazarlardan da alıntılar yaparak bizleri evrensel birikim ve değerlerle buluşturmaktadır.

        Anlatımdaki özgün ve edebi biçim, ruhumuzu coşkun ve içsel bir yolculuğa çıkarmaktadır. Konular arasında zaman zaman yolumuzu kaybetsek de sonunda kendimizi fırtınadan kurtulan bir geminin güvertesinde buluruz.

        “ Zorluk, benzersizliğimize… Bizi diğerleri ile aynı potada eritmeye çalışanlara direndiğimizde, içimize ağır bir sis çöker ve gitgide büyür. Bu sis, bizi çevremize olduğu kadar kendimize de kör hale getirir.”

      • -30% İndirim
        315.00

        Kitabımın Güvenlik Uzmanı İlahiyatçıların anlayabileceği Kur’ân’ın ve hayatın şifrelerini güvenlik uzmanlığı ve ilahiyat eğitimi de almış olan bunun yanı sıra Hz. İbrahim’e dayanan soyağacım da analiz ederek yazılmıştır.
        Allah’ın Kılıcı Mesihin ilahi Analizini de elden geldiğince kısa sürede hazırladım. İnsanlığa armağanımdır. Kitabımın gelirlerinin bir kısmı ihtiyaç sahiplerine ait olduğu unutulmamalıdır.

      • -43% İndirim
        200.00

        Kitap yazarlığı konusunda teşvik ve cesaretlenmem değerli siyasetçi çocukluk arkadaşım kuzenim aksiyonlu bir hayat yolunda ilerlerken hep zor zamanların adamı olan kuzenimin 1994 yılına kadar DSP Mamak gençlik komisyon üyesi şu an İyi Parti Çankaya bölge sorumlusu kurultay delegesi Sayın Asım KAYA nedeni iledir.

        Maddi ve manevi her zaman dostlarının ve dava arkadaşlarının yanında bir çınar misali duran yiğit korkusuz siyaset adamını da bu vesile ile kitabıma konu etmek durumundayım.

        Askerde iken izinli olduğunda uğradığı suikastten de bedenine isabet eden sayısız mermiye rağmen ameliyattan sağ çıkmayı başardı ve namı değer Hz. Hamza olarak adlandırdığımız gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmayan Ankara’nın ağır abisi iyi ki varsın.

      • -24% İndirim
        190.00

        Kitabımın Güvenlik Uzmanı İlahiyatçıların anlayabileceği Kuranın ve hayatın şifrelerini Güvenlik uzmanlığı ve ilahiyatçı olarak bunun yanı sıra Hz. İbrahim’e dayanan soy ağacımı da analiz ederek yazmışımdır. Allah’ın Kılıcı Mesihin İlahi Analizini de elden geldiğince diğer kitabımın 2. serisinde ele aldım kısa sürede hazırladım. İnsanlığa armağanımdır.
        Kitabımın gelirlerinin bir kısmı ihtiyaç sahiplerine ait olduğu unutulmamalıdır.

      • -32% İndirim
        170.00

        Resülullah (s.a.v.) Efendimiz Buyurmuştur ki:
        “Hasta olmadan önce sağlığınızın kıymetini bilin.”
        Ve yine Resülullah (s.a.v.) buyurdu:
        “İki nimet vardır. İnsanlardan pek çoğu bunların kıymetini bilmez ve zarar etmiştir.
        Bunların ilki Sağlık. Diğeri Boşvakittir.”
        Diye hadis etmiştir.

      • -34% İndirim
        59.00

        “Bir şeyin var olması için yaşaması için diğer şeyin olması gerekiyorsa eğer, bizler iki şeyden birine ne kadar önem veriyoruz?” hiç düşündük mü? Veya “boş ver” kutusuna mı attık her zaman? Hiç geri dönüp bakmadan ardımıza. Bir gün aklımıza gelmiyor bile boş ver kutusuna bıraktıklarımız. Neden, niçin peki? Çünkü her şey tıkırında işliyor ve sen bunu biliyorsun, kâinat senin yaşaman için her türlü fedakârlığı yaparken, sen bir cellât gibi elinde kılıcın, onun hayat hakkını elinden almaya çalışıyorsun. Oysaki sen, o olmadan, işlemeden, yaşamadan, yaşayamazsın bunu bilmen gerekmez mi?

        Elinde koca bir dünya ve ardında ufuklar ötesi bir kâinat senin için yaratılmışken sadece “insansın“ diye var olmuşken yaptığın bu hezimet, hüsran, sadâkatsizlik nedendir? Biz böyle mi olmalıydık, böyle mi yaşamalıydık, kumandanı olduğumuz orduyu böyle mi sahiplenmeliydik?

        Hiçbir şekilde isyan etmeyen, propaganda yapmayan, ayaklanmayan sadâkat timsali, bir dünya ve kâinat gibi neferlerimiz varken, onlara böyle mi ödül vermeliydik?

      • -25% İndirim
        45.00

        Alperhan; sırtını kendisiyle yaşıt alıç ağacının gövdesine dayayarak serin gölgesine oturup, gözlerini Kızılırmak vadisinin derinliğine dikti. Öylece durdu… Alıç ağacı gölgeliğinin ötesinde ise öyle sıcaktı ki hava ve toprak. Güneş sanki sıcağını, ışığını ve ısısını kovalarla, helkelerle hatta kazanlarla yeryüzüne döküyordu. Ardından da bir serin su serpiliyordu ürpertircesine barajdan esen rüzgarlarla…! Uzun upuzun, birbirine benzeyen yıllar; ağır ağır, aheste aheste geçip gittiler. İşte benim rüyalarım, hayallerim, hülyalarım. 40 yıl sonraki eskimiş yıllarım. Ve yanan, yakan, kavuran bir afat ataşta yanacakken zamanın, o en değerli, küçük, küçücük. Minnacık, bir “an” kadarcık kısmında gördüğüm ULVİ RÜYAM …! Varın da hesap edin şimdi zamanın değerini, kıymetini ve vazgeçilmez, paha biçilmez bir mücevher oluşunu.
        Zamanın;
        Münevver,
        Muteber ,
        Muazzam
        Mükemmel ve
        Muhteşem Oluşunu…!

      • -20% İndirim
        200.00

        “Kitap var ama katip yok, bina var ama usta yok, resim var ressam yok, saat var ama saatçi yok, bilgisayar var ama mühendis yok”
        Bir kişinin bir bilgisayar yaptığını görüyorsunuz. Bunu görmek size bilgisayarı birinin yaptığını ispatlıyor.
        Ama bilgisayarı yapanı görmeden bilgisayarı görmek, bilgisayarın bir yapıcısı olduğunu, aklen ispatlamaz mı?
        Bilgisayardaki plan, proje, şekil, tercih, donanımlar, yazılımlar, programlar, (canlılardaki DNA, RNA, el-ayak, göz-kulak, dil-dudak…) yapılırken, görmeseniz de bir mühendisliği ve mühendisi ispat etmez mi?
        Her bir varlıkta bir plan, bir proje, bir irade, bir tasarım yok mu?
        İşte bu, akılla, mantıkla görmek ve bilmek demektir.
        Aksi akılsızlık ve mantıksızlık değil midir?
        ***
        Kur’an, daha sonra gerçekleşecek hadiseleri ve ispatlanacak ilmi tespitleri nasıl bilebiliyor, hadiseler ve ilmi gelişmeler aynen Kur’an’ın anlattığı gibi nasıl gerçekleşiyor?
        Ve Hz. Muhammed (s.a.v.) bunları nasıl haber veriyor?
        ***
        Tıbbın yasaklamasına rağmen, bir doktor, sigara içiyor diye tıbba küsülür, sırt dönülür mü? O durumda zararı siz görmez misiniz?
        Dinin yasaklamış olmasına rağmen, Müslüman görülen bazıları yasaklanan o şeyleri yapıyor diye İslam’a sırt dönmek, pireye kızıp yorganı değil, kendini yakmaktır.

      • -30% İndirim
        112.00

        2019 yılında yayınlanan, “Hukuk Aşkı” adlı kitabımda, bir anayasa öneri metnim de vardı. Diğer kitap çalışmalarımda ise buna ilave ve düzeltmeler yaptım, geliştirdim.
        Okumakta olduğunuz 24. kitabımda ise daha detaylı, kabul edilebilir, sürdürülebilir bir anayasa önerisi hazırladım. Birlikte yaşamın ortak mutabakatını, anayasayla sağlamış olsak da elbette yeterli değildir. Diğer yasalarla, tabana yayılmış adalet ruhu ve hukuk bilinciyle desteklenmelidir.
        Farklı alanlara özel yazılmış kitaplarımla ise bu ilave desteği sağlamaya çalıştım.
        Anayasa önerisi hazırlama sürecinde; yoğun araştırma, inceleme, okuma ve gözlemler yaparak; hakkaniyet, meşruiyet ve evrensellik kapsamını genişletmeye özen gösterdim. Farklı ülkelerin anayasalarını inceledim. Doktora ve bitirme tezleri okudum. Diğer anayasa önerilerini de inceledim.
        AİHM, AYM ve Yargıtay kararlarını okuyarak; ortak ve ortalama toplumsal sorun ve çekişmeleri tespit etmeye çalıştım.
        Anayasalar, bir toplumun güvenliğini, garantörlüğünü, huzurunu, devamlılığı, barışı, düzeni sağlayan en temel metinlerdir. Elbette ki ihtiyaç olduğunda değiştirilebilmelidir. Öncelikle anayasa; tüm toplumun içselleştirdiği, yanında taşıdığı, bazı kısımlarını ezberlediği, pano yapıp duvara asabildiği nitelikle ve içerikte olmalıdır. İçerikte yalnızca anayasa önerimiz yoktur. Denemeler, özdeyişler, alıntı söz ve yazılarla; amaç ve ideallerimi, genişletmeye ve gerekçelendirmeye çalıştım. En son bölümde ise, sürekli güncellediğim önerilen kaynak eserler listesini bulacaksınız.
        “Yüzlerce anayasa önerisi var, bizimki ne işe yarayacak?” diye düşünmek, irade ve kararlılığımızı baştan devre dışı bırakmak olur. Eser yayınlanıp dağıtıma çıktığında, yazarı ve okurları tarafından gerekli makam ve kurumlara iletilecektir. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin kalıcı temelleri; ancak toplumsal ve ortak bilinç hareketiyle atılabilir.

      • -30% İndirim
        98.00

        Mademki yeryüzünde insan olarak bulunuyoruz; dağ, taş, toprak, hayvan, bitki ve diğer canlı/cansız varlıklardan bir farkımız/farklılığımız olması gerekmez mi?
        İnanç, düşünce, beklenti, özlem, tutku, hasret gibi farklılıklarımızı zorlamadan; “insan olma” ortak paydasında buluşamıyorsak, her varlık için, bu gezegen cehennem ve zindana dönüşecektir.
        Diğer eserlerimde anlattıklarımdan farklı olarak; ahlak, adalet ve maneviyat öğretilerini merkeze alıp, siyaset anlayışıyla buluşturmaya odaklandım.
        Etik değerler; kurumsal, ilkesel, mesleki ve tüm görev alanlarındaki, doğruluk, dürüstlük, adalet ve hakkaniyet yazılı kurallarını içerir. Ahlâk ise bireyde şekillenip, topluma yansıyan, olumlu/tutarlı davranışlar bütünüdür. Toplum ve topluluklara göre değişebilir. Yazılı ve yazılı olmayan gelenek/göreneklerle şekillenir. Biri diğerinin yerine geçemez. Alternatifi de değildir. Birbirlerini tamamlarlar.
        Ahlaklı, adil, dürüst insan; prensipli, düzenli, özenli, disiplinli, uyumlu, kurallar, ilkeler ve yasaların gereğini yerine getiren bir kişilik karakterine sahiptir. Bir konut sitesinde kirada yaşıyorsa; Türk Borçlar kanununa göre, mülk sahibine karşı yükümlülükleri, sorumlulukları vardır. Kat mülkiyeti kanunu ve site yönetim planına göre; diğer komşularına ve yönetime karşı sorumlulukları vardır. Türk medeni kanununa göre ise aile bireylerine karşı görev ve sorumlulukları vardır. Eğer kusur, özensizlik ve kabahati aşan bir suç vasfı varsa ortada; mağdur ve sanık, ceza hukukuyla tanışmak zorunda kalır.
        Yasaları bilmemek; bir kusur/ihmal/suç karşısında mazeret kabul edilmemektedir. Bundan dolayıdır ki; sistemli, özenli ve verimli bir yaşam modeli için öncelikle hak, ödev ve sorumluluklarımızın ne olduğunu bilip, mümkünse beklenenden daha fazlasını sunmak gereklidir.
        Ahlâklı, doğru, dürüst insan deyince; genel kanaat ve beklenti: “sessiz, sedasız, mülayim, sâkin, uyumlu, tepkisiz, hareketsiz, ısrarsız bir karakter canlanır hafızalarda. Oysaki tam tersi olmamakla birlikte, oluşan kanaat noksandır. Ahlaklı insan; adalet, hakkaniyet ve tüm donanımsal sistematiğini devreye alarak, istismara açık tüm alanlarla mücadele eder. Ne aldatır ne de aldanan olmak ister. İki yönlü mücadele insanıdır o.
        Her çokluk; azdan ürer, oluşur. Hiçbir başlangıcı küçümsemeyelim. Umudu da çabayı da hayali de düşü de… Aşı, tohum ve maya; büyüttüklerimizin atası değil midir? Öyleyse durma şimdi: “Ayağa Kalk İnsanlık!” diyoruz.

      • -31% İndirim
        125.00

        Azerbaycan’ın genelinde tarihi hadiselerin meydana getirdiği toplumsal travmalara rağmen yüksek medeniyetlerin inkişaf ettiği ulus devlet anlayışına sahip yüksek seciyeli vatanperver insanlara rastlayabilirsiniz. Türk milletine münhasır deyimlerin birisinde bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır öz deyiminde olduğu gibi, bir acı kahvenin kırk yıl hatırını güden Türk Milletinden bir asır süren kötülüklerin unutulmasını isteyemezsiniz.

        Bu görüşün iz düşümünde, yaşadığımız acıları harmanlayıp polisiye türünden bir eser meydana getiren Araştırmacı Yazar Ziya Şahin’in Azerbaycan Kurtları Bakü’den Paris’e Takip kitabına son söz yazmamı rica edince düşünmek zorunda kaldım bulduğum ilk fırsatta adı bahse konu olan kitabı yakından görmek ve incelemek için taslak baskısını kendilerinden istedim… Kitabı elime alınca yeniden gördüm ve şahit oldum ki Karabağ’da Türk Milleti’ne tahammül edilmesi imkânsız şeyler yaşatılmış. Bu acıların ve yaşanmışlığının peşine düşen kahramanlar Paris’e kadar takip ettikleri insanlık düşmanlarına kısas hakkını kullanarak hak ettikleri cezayı vermişler. Çünkü zalimlere merhamet edenler veya hoşgörü gösterenler en az onlar kadar işlenilen cinayetlerden sorumludurlar. Ben sizlere bu kitabı alın veya okuyun demiyorum; bu kitabı nerede bulursanız alın ve kütüphanenizin başköşesinde saklayın diyorum. Bu vesileyle Karabağ’ın acılarını ve Hocalı mazlumlarının katledilişini ozan diliyle kaleme alan Türk Dünyası’nın ziyalısı Araştırmacı Yazarımız Ziya Şahin’e öz minnettarlığımı bildirerek teşekkür ediyorum. Cenabı Allah Can Azerbaycan’ı ve mübarek vatan toprağımız Can Karabağ’ı dünya durdukça hıfzı emanında esirgesin ve korusun…

        Tarihçi Araştırmacı Yazar Hasan Barın

      • -25% İndirim
        60.00

        Sözlerime başlarken Rabbime sonsuz hamdüsenalar olsun ve onun resulü Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberimiz liderimiz, iki cihan güneşi, kâinatın efendisi ahir zaman nebisi rahmetenlil âlemine selatü selam olsun. Âline ashabına ve kıyamet sabahına kadar ona ümmetliğe erişenlere ve dahi onun izinde Allah yolunda cihat edip İslam’ın doğuşundan kıyamet sabahına kadar şehit olan kardeşlerime de selam olsun. Bu küfür diyarı köhne Avrupa’ya işçiler olarak gelip çok büyük zorluklar içinde mücadele verip Avrupa’nın karanlık sokaklarında kaybolmadan var olma yok olma savaşı veren, Türkiye’mizin inançlı ve vakarlı aziz insanlarına da selam olsun. Belki küfür diyarında maddi ve manevi yönden, istenilen hedeflere erişemedik ama bu diyarda aslından ve inancından kopmadan hayata tutunmak bence bir başarı bir zirvedir. Allah’ın yardımıyla elimizden geldiği kadar, ülkemiz için maddi seferberlik kuruşumuzu zayi etmeden, cennet Türkiye’mizde harcadık. Lakin 1980 ile 2002 yılları arasındaki idareciler Avrupa’dan akan bu döviz selini değerlendiremediler. Türkiye’ye ne kadar çok döviz geldiyse ülke o kadar geriledi, yoksullaştı. Türkiye’nin onda biri olmayan ülkelere dilencilik elleri açılarak, koskoca bir imparator milletinin itibarını sıfırlayan hükûmetler geldi Türkiye’ye. Öte yandan Müslüman Türk insanı, Avrupa’ya koyun sürer gibi sürülerek, yalnızlığa terk edildi. Âcizane bu yüzden böyle bir kitap yazmaya, yaşadığımız olaylardan dolayı ihtiyaç duydum.

      • -35% İndirim
        62.00

        Elinizdeki bu eser, Fusûstaki “Yûsuf kelimesindeki nurî hikmetin aslı” fassından aldığımız ve yukarıdaki metinde geçen “Hâlbuki o söz de aynı hiyledir.” cümlesinin açıklamasıdır. Bu cümlenin işaretiyle Yûsuf ve kardeşlerinin kıssasını ihtiva eden Yûsuf sûresini temel düzeyde okumaya tabi tuttuk; okumamızdan çıkan sonucu bizden sonra gelecek Türk Gençliğine bırakmayı arzu ettik. Umulur ki, bu okuyuş, Kur’an’ı okuma ve anlama noktasında onları cesaretlendirsin.