Ben Hâkimim Masum Bey’de suçun beslenme alanı olan toplumun adalet aynasındaki yansımaları anlatılmıştır. Toplumda kanıksanmış olarak yaşanan suçlar adalet terazisinde tartılırken ortaya çıkan mizaha yer verilmiştir.
Adalet sadece mahkeme kapılarında yaşananlar değil tüm hayatımızı kuşatan bir olgudur. Onun için hukuk mizahı sadece adalet mensuplarının değil tüm insanların ilgi duyacağı bir alandır. Bu nedenle herkesin; adalet, suç, ceza ve hukuk kavramları üzerinde tebessüm ederek okuyup düşüneceği bir kitap oldu diye düşünüyorum.
Kitaptaki mizahın temel özelliği, işin felsefi tarafıyla komik tarafını yan yana getirmektir. Buna bir zihin şenliği ya da aklımızın gülümsemesi denebilir. Eğer bu kitabı okuyanların zihinlerinde yeni ve neşeli pencereler açılırsa kendimi mutlu hissedeceğim.
Adaletli bir düzen ve güler yüzlü bir hayat diliyorum.
Hayatımızda oldukça önemli bir yer tutan fıkralar, kültürümüzün bir parçası olarak, anlatıma güzellik katmakla birlikte, güldüren ve düşündüren öneme haizdirler. Bugünün belagat ve mizah anlayışında dahi zamanında ortaya çıkmış fıkraların etkisi tartışılamaz.
İnsanoğlu fıtraten öyle bir yapıya sahip ki, bazen bir zerrede boğulur, bazen dünyaya sığmaz. Öyle ki, gülmeye de ağlamaya da ihtiyaç kesb eder. Esas olan gülerken de ağlarken de ölçüyü kaçırmamak… Aşırı derecede gülmek kalbe zarar, aşırı derecede ağlamak da isyana kaçar. Ancak günahlara gözyaşı dökmek kalbi yumuşatır.
Yerinde ve zamanında manevi değerlerimizi hafife almayan ve tefekküre sevk eden bir fıkranın değerini daha iyi anlamayı takdirlerinize arz ediyorum.
Fıkralar, yaşadığımız sosyal hayatta çok ehemmiyetli bir rol oynar. İş yerinde, arkadaş çevresinde veya insanlarla irtibatta paylaşılan güzel fıkralar, dostluklara kapı açan tesirli bir iletişim aracı olur.
Fıkralar, anlatımda ki duyarlılıkları keskinleştirir. Aynı zamanda da insanların duygularını tereddüt etmeden ifade etmelerini sağlar.
Velhasıl, fıkraların günlük hayatımızda her kesim ve yaştaki insanların hem kültürel hem de kişisel gelişiminde önemli bir yer tutar.
İster gülmek ister ağlamak olsun ifrat ve tefrite kaçınılmamalı. Bu fani dünyada, hayatı en iyi şekilde değerlendirip, tebessüm ile hitama erdirebilen kullar olabilme temennisiyle…
Çocukluğumdaki üç bilge Mehmet’ten yola çıkarak hayali bir Emekli Mehmet Efendi oluşturdum. Artık ne zaman bunalsam gidip onunla sohbet ediyor, rahatlıyordum. Emekli Mehmet Efendi bazen Sokrates, bazen Mevlâna, bazen Nasrettin Hoca oluyor, beni güldürüyor, düşündürüyor ve çözüm üretiyordu.
Kitabın ilk bölümünde Emekli Mehmet Efendi bizi nükteleriyle güldürüyor, sonraki bölümde Emekli Mehmet Efendiyle sohbet ediyorum. Sohbetiyle bizi aydınlatıyor. Yine Emekli Mehmet Efendi bir ders verirken, yanında mutlaka bir hikâye anlatıyor, fıkra anlatıyor geçmişteki anonim sözlü kültürünü bize aktarıyor. En sonunda yeni adıyla aforizma dediğimiz nükteli hikmetli sözleriyle bize ışık tutuyor.
Bu kitabı okursanız, onunla sohbet etmiş gibi olursunuz. Beyin kıvrımları arasında ondan bir söz, bir fıkra dolaşırken hayata gülümseyen bir yüzle bakacaksınız.
Fıkralarla zihnimizi gıdıklayarak farklı düşünmeyi ve düşünce esnekliğini geliştirebiliriz. Hayatımıza mizah katarak, yüzümüzü tebessümle dost edinebiliriz. Olaylara komik bir çerçeveden bakmayı öğrenerek neşeli olmayı da keşfedebiliriz. Zihnimizdeki mizah veri tabanını ne kadar genişletirsek, hayatın içindeki komik detayları o kadar fark edebiliriz.
Kendimize dışarıdan bakarak, üzüldüğümüz olayları birer komediye dönüştürebiliriz. Peki, bunu nasıl yapacağız? İşte bu kitap, zihninizde yeni mizah kıvılcımları oluşturmak için yazıldı. Kitabı okuduktan sonra, hem hayatın içindeki mizahı daha derinlemesine gözlemleyecek hem de kendi mizahınızı üretme konusunda yeni bakış açıları kazanacaksınız. Her okuduğumuz kitap, bize yeni bir bakış açısı kazandırır; bu kitap ise yüzünüze yeni gülümsemeler katacak. Çünkü ben yazarken gülümsedim, eminim ki siz de okurken gülümseyeceksiniz.
Beyin gıdıklayan fıkralar okuyarak, farklı düşünmeyi ve düşünce esnekliğini geliştirebiliriz.
Hayatımıza mizah katarak, yüzümüzü tebessümle dost yapabiliriz.
Olaylara komik çerçeveden bakmayı öğrenerek, aynı zamanda neşeli olmayı da öğrenebiliriz.
Zihnimizdeki mizah veri tabanını ne kadar genişletirsek, hayatın içindeki tüm komik olayları da o kadar fark edebiliriz.
Kendimize dışarıdan bakarak, üzüldüğümüz şeylerin komediye çevrilmesini sağlayabiliriz.
Peki bunu nasıl mı yapacağız?
Bu kitap zihninizde yeni mizah kıvılcımları oluşturacaktır. Kitabı okuduktan sonra hem hayatın içindeki mizahı gözlemleyecek hem de mizah üretme konusunda yeni düşüncelere sahip olacaksınız.
Her okuduğumuz kitap, bizi yeni bir insan yapmaktadır.
Bu kitap yüzünüze yeni gülümsemeler katacaktır.
Çünkü ben yazarken gülümsedim, Eminim ki siz de okurken gülümseyeceksiniz.
Gülmek evrensel bir iletişim dilidir. Hiç tanımadığınız biriyle gülümseyerek anlaşabilirsiniz. Çünkü gülen bir yüz iyi kalpliliğin işareti olarak ortaya çıkar. Birlikte gülmek gönülleri birbirine yaklaştıran en güzel yollardan biridir.
İçimizde ne kadar gülecek malzeme varsa o kadar gülme potansiyelimiz yüksek olur. Mizah kitapları okuyarak içimizdeki gülecek malzemeyi çoğaltırız. Gülen bir yüzün altında olumlu düşünce ve mizahi bir bakış açısı vardır.
“Gülüşe Gülüşe Anlaşalım” kitabı; hayata bakışınızda, iletişiminizde ve neşeli olmanızda size ışık olacak bir mizah ziyafeti sunuyor.
Gülmek İletişimini kolaylaştırır, sempatiyi geliştirir.
Gülen bir yüzle insan kötülük yapamaz. Yüzdeki gülümseme yürekteki karanlığı dağıtır.
Gülmek en insani davranışımızdır. Gülmek hepimizi eşit hale getirir.
Bizi güldüren insanları severiz. Bize kendimizi iyi hissettirirler.
Gülmek hayata güven duygusunu artırır.
Gülmek bağışıklık sistemini güçlendirir, bizi daha sağlıklı yapar.
Gülmek olumlu düşüncemizi besler, başarımıza yardım eder.
Mizah bizim gülmemizi sağlayan en güzel malzemedir.
Mizah yaratıcı düşünceyi geliştirir.
Mizah çalışanın iş motivasyonunu, öğrencinin öğrenme motivasyonunu artırır.
Mizahla hayatımıza renk ve neşe katarız.
Mizahla kendimizi daha rahat ifade ederiz.
Mizahla dostluklarımızı güçlendiririz. Mizah duygusu gelişmiş insan yalnız kalmaz.
Mizah, hayatla ve kendimizle barışık olmamızı sağlar.
Bu kitap hayatın içindeki mizahı size sunmaktadır. Ayrıca içinizdeki mizahı açığa çıkaracak bilgiler vermektedir.
Bu kitabı okuduktan sonra sohbetlerinizi daha zevkli hale getirmeniz mümkün olacaktır.
Birlikte gülmek kalplerimizi birbirine yakınlaştırır. Ağlamayı yalnız yaparız ama gülerken hep başkalarına ihtiyaç duyarız. Bu kitap gülüşmelerimizi artıracaktır. Sonunda “Gülüştüğümüze memnun oldum” diyeceksiniz.
Sadece fotoğraf çektirirken objektife değil hayata karşı da gülelim.
Fıkralar sohbetin neşesi, tadı tuzudur.
Zor bir konuyu anlatırken, fıkralar bize keyifli bir şekilde yardım eder.
Günlük hayatın içinde fıkraya konu olacak olaylarla karşılaşırız. Eğer mizah kültürümüz varsa bu fıkraların farkına varırız.
Fıkraları okurken kafanızda bir dimağ lezzeti, yüzünüzde tatlı bir tebessüm hissedersiniz.
Ben yazarken keyif aldım. Öyle inanıyorum ki siz de okurken keyif alacaksınız.
-Kitapta hayvanlar değer yargılarımıza dil uzatıyor. Onlara atfettiğimiz gülünçlüğü bize iade ediyorlar.
– İnce esprilerimiz kalın kafalara girmez. Kullanımdankaynaklanan hatalardan sorumluluk kabul edilmez.
– Esprilerimiz koltuk altı gıdıklaması değil beyin gıdıklaması etkisi yapar. Beklenmeyen bir etki olduğunda doktorunuza başvurunuz.
-Bir zihin şenliği ya da aklın gülümsemesi için hayvan ile insan ara kesitinde; felsefe, mizah ve ahlâk komik bir koalisyon oluşturdu. Açık büfe bir mizah sofrası sizi bekliyor.
– Gülmek elinizdeki bu kitap kadar size yakındır. Bu fırsatı değerlendirin, gününüz boşa geçmiş olmasın.
Anadolu kültürümüzün önemli bir zenginliği olan bu fıkra kültürü adına, ben Salih ERDOĞMUŞ olarak İlkokul günlerinden itibaren ilgimi çeken olayların konularını yoğurarak şiirleştirme ve fıkralaştırma çabasıyla ürettiğim şimdilik 650’nin üzerindeki değerleri toplayarak yazmış bulunmaktayım.
Yazılan şiir ve fıkra sözlerinden hiçbirinde, kişileri veya makamları hedef almadığımı belirtmekle birlikte, asıl amacım insanları güldürebilmek ve onların mutlu neşeli vakit geçirmelerine katkıda bulunabilmektir.
Çünkü mizah nasıl görünürse görünsün, insanın gülme ve düşünme özelliği, bütün yasakları deldiğinden, kitabımın ismini KÜTAHYA’DAN GÜLÜCÜK ESİNTİLERİ yazdım.
Bir kitabın yazarı, kendi kurguladığı karaktere yazarlığını kaptırırsa ne olur? Ya da karakteri olduğunuz hikâyede, yazarınıza darbe yaparak kitabın yazarlığını ele geçirirseniz ne düşünürsünüz, neler yaparsınız?
Müslüm IŞIKLAR, kendi kitabında, hikâyenin başkarakteri Osman Oğlu’na yazarlığını kaptırıp kendisini kitaptan çıkartma yoluna giriyor.
Ancak bir erkek, kadının olduğu yerde hiçbir zaman ‘ben iktidar oldum’ dememeli. Absürt komedi türünde yazılan Yazara Darbe’de, Osman Oğlu’nun karısı Seviye Oğlu da eşine darbe yaparak kitabın yazarlığını ele geçiriyor.
Yazara Darbe, yazarın kendi şahsiyeti örneği üzerinden, hırsı ve egosu yüksek insanlara mesaj verdiği bir kitap olarak da dikkat çekiyor.