Filters
Done
    • -20% İndirim
      160.00

      Sen: Gönül bağımda bir gül

      Ben: Hazan bahçede bülbül

      Sen: Yüce dağlar maralı

      Ben: Aşk elinden yaralı

      Sen: Gül dalında tomurcuk

      Ben: Sana aldanan çocuk

      Sen: Çöl ortasındaki su

      Ben: Sevenlerin korkusu

      Sen: Kerem’i yakan Aslı

      Ben: Ferhat misali yaslı

      Sen: Aşk deryasında bir göl

      Ben: Sevgine susamış çöl

      Sen: Benim damarımda kan

      Ben: Sevdanla yanan volkan

      Sen: Göz pınarlarımda sel

      Ben: Kırık sazımda bam tel

      Sen: Güller veren çiçekçi

      Ben: Aşk isteyen dilenci

      Sen: Sev ki beni güleyim

      Ben: Sana mahkûm köleyim.

    • -24% İndirim
      38.00

      Edebî metinler salt kurgudan ibaret değillerdir. Onlar barındırdıkları kurgunun altında toplumda meydana gelen sorunları da yer verirler. Böylelikle her roman sosyolojik bir hüviyete sahiptir esasında.

      İşte İnci Yılmaz Şimşek’in birbirinden nadide öykülerini barındırdığı bu kitap da bu hüviyete nail olan eserlerdendir. Çünkü Şimşek her öyküsünde akıcı bir üslupla kadınerkek ilişkisi, benlik problemi, özentilik, görgüsüzlük gibi toplumumuzun kanayan yaralarına temas etmekte ve âdeta toplumun bir fotoğrafını çekmektedir.

    • -40% İndirim
      60.00

      Edebi metinler salt kurgudan ibaret değillerdir. Onlar barındıkları kurgunun altında toplumda meydana gelen sorunlar da yer verirler. Böylelikle her roman sosyolojik bir hüviyete sahiptir esasında.

      İşte İnci Yılmaz Şimşek’in birbirinden nadide öykülerini barındırdığı bu kitap da bu hüviyete nail olan eserlerdendir. Çünkü Şimşek her öyküsünde akıcı bir üslupla kadınerkek ilişkisi, benlik problemi, özentilik, görgüsüzlük gibi toplumumuzun kanayan yaralarına temas etmekte ve âdeta bir fotoğrafını çekmektedir.

    • -35% İndirim
      55.00

      Kendi dilini arayan, sözcüklerini zaman zaman düşlerde, zaman zaman gerçeklerde gezdiren M. Faik Güneysu’nun ilk şiir kitabı Senbahar. İçinden geldiği çevrenin ruh halini, yaşam biçimini, kendi isyanı ile harmanlayıp şiire dökmüş yazar.

      Bakarken bayılttığımız günlere
      Gözlerimiz
      Düş de peşime
      Gel der gibi
      Gövermiş uykularımız
      Salınmakta
      Çamaşır iplerinde…
      Sevdasını, düşlerini dizmiş sözcüklere bazen de.

      Benim bekleyecek sabrım yok
      Yarın güneşli olabilir ama
      Sen olmayabilirsin

      Ekonomik, sosyal çarpıklığı işlemiş bazı şiirlerinde.
      Yobazlara, cahillere dokundurmuş arada.

      Sen nere cennet nere
      Şıhın gider senin yerine

      Yeni şiirlerle gelecek M. Faik Güneysu. Şiirin kucağına düştü, sözcüklerin kabuğunu kırdı bir defa. Yolu açık olsun.
      Veli Erdem

    • -28% İndirim
      180.00

      Ben kim miyim? Ben acılarını, aşkını, sevdasını, sevdiğini, yüreğini, gönlünü Karadeniz’in azgın dalgalarına salan, Karadeniz’in en derinlerinde kaybolan, kendini bulamayan Talha. Dedim ya çok yarım kalmışlıklar vardır Karadeniz’de diye. Benimki de yarım kaldı. Ne gecem ne gündüzüm oldu. Yarım kaldıktan sonra yetim, öksüz kaldım. Yaşayamadığım duygularımla hayatım gitti elimden. Öldüm de geldim ben, velhasıl kelam. Benim de hikâyem başladı ama bitmedi.

    • -36% İndirim
      58.00

      SENETSİZ SEVGİLER
      Seher vakti sevdalar sinelerde metlenir
      Yâd edilen yarenler dillerde denetlenir
      Yollar bir bir kesişir ve kollar kenetlenir
      Kucaklarda kar olur, yağmur olur sevgiler

      Selamları sessizdir kumruların, kuşların
      Yürekleri yalnızdır yolcusuz yokuşların
      Temeline taş koymaz terlemeyen tuşların
      Omuz olur aşklara, omur olur sevgiler

      Başta bahar olursa bedenler çiçek açar
      Gözün gönlü var ise nazarından nur saçar
      Hakikatler susunca hikmetler kalır naçar
      Ham hayaller elinde hamur olur sevgiler

      Güne ağlar maziler, yarınlar yaşı keser
      Akıl ayda yol arar, cehalet başı keser
      Bir âlimin sözleri bazen savaşı keser
      Umut olur özlerde, umur olur sevgiler

      Dillerde efsaneler aşklara misal olur
      Türküler destanlaşır, öyküler masal olur
      Elde yasak olanlar yürekte yasal olur
      Gözlerde, gönüllerde mahmur olur sevgiler

      Akşam olur ufuklar kırmızıya boyanır
      Gecenin gizemleri gökyüzüne dayanır
      Her şafağın koynunda bir istikbal uyanır
      Yarınlara yeniden memur olur sevgiler

      Gündüzlerin çizgisi belli ise günde net
      Güllerin yeri, yurdu gülistan olur elbet
      Sinedense sevgiler, ne çek ister ne senet
      Sevdanın sarayında mamur olur sevgiler

    • -20% İndirim
      152.00

      Hayat, insanın kaderi ile ederinin toplamıdır. Kader, insanın seçemedikleridir. Aidiyet: aile, toplum; genetik-engel-yetenek vs. Kaderin dışında kalan insanın kendi tercihleridir. Düşünceler, akıl-idrak edinme, uğraş-azim, tecrübe, hisler, yatkınlık-meyil ve tercih edildiği kadarı ile özgürlük. Bu iki bileşen iç içedir; daha fazla ya da daha az… Sonuçları etkiler. Yani hayat, insanın kaderi ile tercihlerinden oluşur.

      Seni seversem kaybederim!
      Gündüzler görmeden
      Geceler dinlemeden
      Sırrını severim…

      Seni seversem kaybederim!
      Eller bilmeden
      Yollar bulmadan
      Saklını severim…

      Seni seversem kaybederim!
      Senden öncesini
      Senden sonrasını
      Yokluğunu severim…

      Seni seversem kaybederim!
      Bakıp geçtiğin yerleri
      Geçip gittiğin yolları
      Ardını severim…

      Seni seversem kaybederim!
      Sana dokunan rüzgârları
      Seni gören kuşları
      Sana dair severim…

    • -6% İndirim
      170.00

      Herkes hayatta mutluluğa kendi kalbinin derinlikle rine yaptığı yolculuklarla ulaşır. Çünkü yüreğimizin tüm rüzgârları bizi devamlı oraya sürükler.
      Hermann Hesse der ki: “ Her insanın hayatı onu kendisine götüren bir yoldur”
      Aşk kendine yaptığın bu yolculukta sana yol arkadaşlığı yapan ve seni özüne götüren en önemli enstrümandır. Ama bu yolda gerçek aşkı, gerçek sevgiyi buluna kadar çeşitli zorluklardan geçer ve sınanırız. Bu yol emek ister, sabır ister ve çoğu zaman acı deneyimlerin bize yaşattığı zorluklara göğüs germeyi ister…
      Yani;
      Şiir tadında bir aşkta saklıdır gerçek mutluluk…
      Yani;
      Sevdiğinin aşk başkentini kendi kalbinin başkenti eylemektir…
      Ve şiirler;
      Tam da bu aşk enstrümanından çıkan en lezzetli melodileri, dizelere döken muazzam bir mutluluk kaynağı, şahane bir içsel gezintidir…
      Serhat Ertuğrul

    • -25% İndirim
      45.00

      Ne kaftanımız vardı, üstümüzde kürklü,
      Ne elde kılıç – kalkan.
      Yenemedi ama yine de
      Ne kör talih, ne de zaman.
      Bitmedi yani hayatla kavgam.
      Huzurlar hep düşman kaldı,
      Mutluluk selam vermedi uzaktan.
      Sen geldin ya gönlüme,
      Ben istemem sonbaharı,
      Baksana her taraf hazan.
      Belki olamayız da güller açtıran nisan,
      Bari olsaydık bol güneşli haziran.

    • -35% İndirim
      72.00

      ESKİ GÜNLER

      Ey gidi eski günler geldi geçti yel gibi,
      Şimdi o sokaklarda hepten olduk el gibi,
      Ne çınarlar devrildi” yerinde yeller eser,
      Hakikat kırıcıdır kime söylense küser.

      Ömrü benzetiyorum sürat teknelerine,
      Nerde göçüp gidenler hiç gelmez yerine,
      Baktıkça üzülürüm onların hallerine,
      Kulak verip dinlerim bülbül namelerine.

      Yol dediğin an gelir haber vermeden biter,
      Kaptanı sarhoş gemi küçük dalgada batar,
      Etkilenmeyen olmaz sonbahar rüzgârından,
      Bütün dertlenişlerim keyif değil zorumdan.
      10.12.2007 855 İsmet GÜR

    • -26% İndirim
      37.00


      Merak etme avucumdaki
      O serçeyi ben ağzımla tutmadım.
      İstesen de tutmam zaten,
      Çünkü ben tutmadan da sevmesini
      bilirim…
      Avucumdaki
      O küçücük serçe de zaten çoktan melek
      olmuş gitmiş…
      Fakat bilmen gereken bir sey var,
      Ama doğru,
      Ama yanlış,
      Çünkü serçeler gözyaşı döktüklerinde
      ölürler be
      Arkadaşım,
      Ölürler…

    • -17% İndirim
      150.00

      “Şerif Ali’nin Gizemli Hayatı” kitabı geleneklerimizden ve ortak mirasımız olan kültürümüzden çeşitli örnekler içermektedir. Açık ve yalın üslubuyla çocukların kolayca anlayabileceği bir hikaye olmasının ötesinde içerisindeki başarılı betimlemelerle okuyucuyu olayların içine çekip akıcılığı yakalamaktadır.
      Hikayenin genelinde geçen olaylar kitabın sonlarına doğru ana fikre bağlanıp çocuklara sunulmuştur. Kavramların yerli yerindeki açıklamalarıyla olumsuz örnek oluşturabilecek öğelere yer verilmemiştir.
      Anne ve babaların çocuklarına gönül rahatlığıyla okutabileceği bir kitap olmasının yanı sıra yetişkinlerin de okurken keyif alabileceği geniş bir kitleye hitap edebilen hikaye anlatıcılığının güzel örneklerinin arasına girmeye aday bu kitap sürükleyici anlatımıyla siz okuyucularını bekliyor.
      Psikolog Eylem Yılmazel Koçyiğit

    • -31% İndirim
      55.00

      Ağır ağır, sessiz ve yorgun bir şekilde,
      Siyah elbisesinin eteklerini toplayıp
      Gitmeye hazırlanırken gece.
      Turuncu elbisesiyle
      Gülümseyerek uğurladı onu şafağın kızı.

    • -30% İndirim
      112.00

      Şiirde bir üslup vardır, her şairin kendine mahsus bir tarzı olur biliyorum. Ama bir de ortak olan, herkesin uyması gereken noktalama, imla kuralları vb. kurallar vardır.
      Evet ben ölçülü, kafiyeli şiirlerimde bu kurallara uymaya azami özeni gösteriyorum. Ancak serbest şiirde bu kurallar bunaltıyor beni; özgürlüğümü elimden alıyorlar sanki. Duygularımın bir kalıba döküldüğünü zannediyor ve dört duvar arasına hapsolduğum hissine kapılıyorum âdeta. İşte o zaman yıkmak istiyorum bütün kuralları…
      Zaman zaman da -haklı olarak- birileri soruyor bana:
      “Hocam, siz ölçülü, kafiyeli şiirlerinizde kurallara azami şekilde dikkat ederken serbest şiirlerinizde neden noktalama, imlâ kurallarını hiç önemsemiyor ve hiç büyük harf kullanmıyorsunuz?..”
      İşte bütün samimiyetimle söylüyorum ki başkaca hiçbir maksadım yok. Kurallar özgürlüğümü kısıtlıyor gibi geliyor bana. Hele bir de bu kitapta özellikle bazen aşk, sevgi, sevda; bazen vatan, millet, dava; bazen de havadan sudan değişik temalar işlendiğinden, onların da kurallar sınırları içerisinde hapsolmalarını istemiyorum. Onun için de özgürlüğüme; duygularımın, düşüncelerimin özgürlüğüne dokundurmama adına uymuyorum kurallara. Yoksa kuralsızlığı savunma ya da birilerine öykünme vb. adına falan yapmıyorum bunu. Böyle biline…

    • -33% İndirim
      120.00

      Gün gelir mısralar, kanatlanıp çıkar bulutlara seyran eyler asırları. Mevsim olur sarmalar ömrün her demini, irdeler evveli. Nisan olur, gözlerden iner sevda tarlalarına. Ağustos olur, kavrulur beste-beste. Sarı sonbahar olur sözcüklerde, yaprak döküp hüznü besler. Kış olduğunda ölümcül boran olur, savrulur durur…

      Gün gelir müebbet yemiş zindan olur, yalnızlar beldesini fethedip açılır uçsuz bucaksız sulara. O sular ki ne zaman tanır ne mekân…

      Bazen mavi, bazen gri bir günü bazen de zifiri bir geceyi giyinir. Heyulalar eşliğinde bedensizler tahtına oturup çağırır kargışları, omuz üstünde baş koymaz haykırışları…
      Kervanlara omuz verir, gezdirir diyar-diyar. Vardığı her şehirde sinsi yüzlere çarpıp dağılır, peyderpey eriyip toprak olur. Semaya açılıp duaya duran ellere abanıp doğrulur. Düştüğü yerden kalkarak destan olur.

      Hasretin, vuslatın, hicranın adı olur; hüznün, kederin, sevincin ânı mazi denizinde alabora olmuş gemilerde ise anı olur.

      Gün gelir, mitler sofrasına meze olur efsunlu kapıları aralar… Periler meclisine söz olur, katli vacipler hücresine urgan… Bir kundakta, kartal pençesine aş olup yıldırımları yoldaş eyler. Bulutlardan inip arzın dibinde kararır, katran olur…

      Gün gelir, ânı yadırgar evvelin büyülü kapısını aralar ve düşer kaybolan yılların ardına.
      Söz şimdi yine mısralarda, binsin zaman adlı gemiye; sesler, nefesler ve siluetler arasından süzülüp varsın büyülü evvelin derinliklerine…

      Necati Koca

    • -17% İndirim
      15.00

      Sessizliğin Determinantı; hayatın gerçeği olan duyguları, sorgulayışları, hataları, kayboluşları, isyanları anlatan masallardan oluşuyor. Her insanın hayat yolculuğunda mutlaka ömrünün bir anına değmiş olan aşk, çaresizlik, ölüm, yalnızlık gibi duyguların yanı sıra varlık sorgulamalarını, bazı toplumsal gerçeklerin ve dayatmaların insan ruhunda yarattığı sıkışmışlığı yazarın yüreğinin ve zihninin objektifinden yansıtıyor.