Filters
Done
    • -25% İndirim
      27.00

      “AŞK’A” susayan kalbinin dudakları çatladı…
      Yüreğinin dilinde tek hece “AŞK”…
      Hasret çeken gönül evinde tek kelime “AŞK”…
      Levhi kalem; kapı ve pencerelerini açan ruhunun üzerine
      “AŞK” yaz…
      * * *
      Hücreleri aç, gıdası “AŞK”…
      Damarları susamış, arzusu “AŞK”…
      Kırıldı kolu, kanadı dermanı ” AŞK”…
      Kalmadı takati, mecali “AŞK”…
      Nefesi, aşı artık “AŞK”…
      * * *
      “AŞK” için yaratıldı Muhammed (S.A.V.)…
      “AŞK’IN” hatırı için af edildi Adem…
      Enbiya’nın yüzündeki nur “AŞK”…
      Sahabenin kalbindeki ateş “AŞK”…
      Evliyanın dilindeki muhabbet “AŞK”…

    • -25% İndirim
      27.00

      Gerçek anlamda aşk Allah u Teâlâ’yı talep etmek ve O’nu sevmektir.

      Hakk’ı isteyen ve seven herkes âşık olabilir. Ancak âşık; kendi gönlünü ma’şuk için boşaltması, akıl bağından kur-tulup iç âlemini sevdiğinden başka diğer bütün isteklerden temizlemesidir.

      Ma’rifete yani ilahî bilgiye ulaşabilmenin yolu akıl ve nazar değil ilâhî aşktır. Allah u Teâlâ’ya akılla değil ancak aşkla ulaşılabilir.

      Bu mertebeye gelen insan, kendinde sonsuz bir hayat hamlesi sezer. İyi işlere sarılır ve başarır, hiçbir yorgunluk duymaz. Derin bir aşk içinde insanlara hizmet verir.

      Aşkı nura, aklı da ateşe benzetirler. Aklın aydınlığı her ne kadar uzağı görüyorsa da aşkın ateşi daha fazla uzağı görebilir. Aklın aydınlığı, aşkın ateşiyle birlikte hareket etmezse tek başına gönül evini aydınlatamaz. Ne vakit aklın nuru, aşkın ateşi ile birleşince o zaman gönül sarayı tam anlamıyla aydınlığa kavuşur.

    • -23% İndirim
      50.00

      Duyguların evrensel karakterinden yola çıkılıp, değerlendirildiğinde; insan hissiyatında farklılığın, sahip olunan imkânlarla sınırlı olduğu, açıkça görülebilmektedir.

      Hayatın gerçekliğinde, yazdıklarımla ortaya çıkan kitabın içindekileri, keyifle okuyabileceğiniz harika bir hikâye olarak düşündüm!

      Bunu doğrulamak için de, Tahsin Bey’in çocukluk döneminden başlayıp; karşılaştığı zorlukları, nasıl yendiğini ve çileli hayata göğüs gererek, başarıya ulaştığını yazdım. İçine düştüğü gönül ilişkisini ve yaşadığı bunalımları kendi yazdığı “not defterinden” bir cerrah titizliğinde kelimeleri seçerek sizlere aktardım.

      Seven bir adamın ailesiyle, sevdiği arasında kalışını ve çocuklarının geleceği için ortaya koyduğu soylu davranışını anlattım. Sadece bunları anlatmakla da yetinmedim; çevresindekileri kıskandıracak kadar zarif ve güzel; eğitimli kadına sırılsıklam âşık olan Tahsin Bey’in çizdiği zikzakları da, kaydettim!

      Bunlardan başka, kültür, sanat ve kadın cinayetleri gibi sosyal olayları bürokraside, ihtisası yapılsa, bu kadar olmaz diyebileceğiniz beceriksizlikleri, gayretli çalışmalarına rağmen görmemezlikten gelinen, saf ve temiz kamu görevlilerini!

      Geleceğimiz olan gençlerimizi, büyük emekle şekillendiren öğretmenleri ve başka birçok olayı ayrıntılarıyla; “tutulan defter kayıtlarından” bire bir aktardım.

      Sorumluluk duygusuyla hizmet etmeye çalışan iyilerin. Devlet imkânlarıyla ‘kariyer yapma’ derdinde olan, bürokraside ki kibir abidelerinin (davranışlarıyla), vatandaşı devletten soğutmaya çalışan kötülerin.

      Ayrıca birçok sevenin kavuşamadığı gibi iki sevgilinin ‘Vuslata Ermeyen Aşkı’nın ‘hüzünlü hikâyesini’ anlatmaya çalıştım bu romanda.

    • -29% İndirim
      275.00

      Fabl türü olarak yazdığım bu tartışmalarda, sadece hayallerim ve hayallerimin öngörüleri olan öykülerimi yazdım.
      Kitap içeriğindeki anlatılanların benim kişisel hayallerimle hayallerimin öngörülerinden öteye, hiçbir anlamı, önemi ve değeri de yoktur.
      Kitabın her bir bölümünün içeriğinde geçen; karşılıklı tartışma konusu konuşmaların, konuşmalarda geçen geçen duygu ve düşüncelerin gerçek ve tüzel kişilerle, devlet kurumları, siyaset, meslek kurum ve kuruluşlarıyla hiçbir ilgisi yoktur.
      Fabl öykülerimin içerik kurgulanması ve anlatımından; hiç kimse, gerçek ve tüzel kişilerle, devlet kurumları, siyaset, meslek kurum ve kuruluşları bunların ilgilileri, yetkilileri, çalışanları algılama yanlışlığına düşmesinler.
      Yorum hatası yapıp, kendilerine görev ya da görevler çıkartmasınlar.
      Belki olur ya, bu tartışma öykülerinin gerçek ve tüzel kişilerle, devlet kurumları, siyaset, meslek kurum ve kuruluşlarıyla olan bir benzerlikleri varsa, olmuşsa bile, bu benzerliklerin, sadece bir rastlantıdan ibaret olduğu çok net ve açık olarak anlaşılmalı ve bilinmelidir.

    • -25% İndirim
      45.00

      Alperhan; sırtını kendisiyle yaşıt alıç ağacının gövdesine dayayarak serin gölgesine oturup, gözlerini Kızılırmak vadisinin derinliğine dikti. Öylece durdu… Alıç ağacı gölgeliğinin ötesinde ise öyle sıcaktı ki hava ve toprak. Güneş sanki sıcağını, ışığını ve ısısını kovalarla, helkelerle hatta kazanlarla yeryüzüne döküyordu. Ardından da bir serin su serpiliyordu ürpertircesine barajdan esen rüzgarlarla…! Uzun upuzun, birbirine benzeyen yıllar; ağır ağır, aheste aheste geçip gittiler. İşte benim rüyalarım, hayallerim, hülyalarım. 40 yıl sonraki eskimiş yıllarım. Ve yanan, yakan, kavuran bir afat ataşta yanacakken zamanın, o en değerli, küçük, küçücük. Minnacık, bir “an” kadarcık kısmında gördüğüm ULVİ RÜYAM …! Varın da hesap edin şimdi zamanın değerini, kıymetini ve vazgeçilmez, paha biçilmez bir mücevher oluşunu.
      Zamanın;
      Münevver,
      Muteber ,
      Muazzam
      Mükemmel ve
      Muhteşem Oluşunu…!

    • -23% İndirim
      46.00

      Ülkemizi zekice taktikler sayesinde düşmanlardan kurtarmayı bilmiş ve yıkılmakta olan bir imparatorluktan yepyeni modern bir ülke kurmayı başarmış bir liderin çocukluğu acaba nasıl geçmiş olabilir hiç düşündünüz mü?

      İşte bu kitap ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ne denli zeki ve ileri görüşe sahip olduğunu, zorlu koşullar altında nasıl pratik çözümler bulduğunu ve ülkemizi kurarken yaptığı devrimlerin temelinin aslında nasıl oluştuğunu göstermektedir.

    • -30% İndirim
      133.00

      Ayşe Topçu der ki;
      Hayat telaşemiz içinde, rastladığımız küçük bir tebessüm, duyduğumuz bir kelime, bazen de söylenen bir cümle hayatımızın dönüm noktası olabilir.
      Orhan Pamuk, “Yeni Hayat” kitabında “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” der.
      Balzac “Bir kelimenin insan hayatını değiştirdiği çok görülmüştür” der.
      Bu kitapta Türk atasözleri ve diğer milletlerin atalarından miras kalan kısa, özlü, faydalı sözler seçilerek derlenmiştir.
      Bu kitabı okuduğunuzda; zihin dünyanız genişleyecek, hazır cevap yeteneğiniz gelişecek, geçmiş yaşanmışlıkların zengin düşünce ışıkları sizin de zihninizde yeni ışıklara ilham kaynağı olacak ve asla eskisi gibi olmayacaksınız.
      Yani; hayatla ilgili dersinizi atasözlerinden almazsanız, hayat dersini bizzat kendisi verir. O da asla bedava vermez. Bazen biraz acı, bazen daha büyük zararlar verir. Benden söylemesi… : )
      Bakın Atalarımız ne demiş?
      “Nasihat tutmayanı müsibet tutar”
      Peki diğer milletlerin ataları ne demiş?

    • -21% İndirim
      330.00

      Adı Konulmamış Üç Beladan Kurtulmak İçin
      1- Milliyetçilik, insanlığı vahşetten ve ısırıcı bencillikten kurtaran ilk adımdır. Fakat gel gör ki; katliamlara, baskılara, zulümlere, nefrete ve bölünmelere sebep oluyor.
      Nitekim İstiklal, azalma ve küçülme demektir. Evet, artık Türk ve Kürt kanı dökülmesin; elli bin Türk askeri ve yüz bin Kürt genci anlamsız bir şekilde ölmesin; Devlet Kürt kültürüne özgürlükler verip, savaş yerine bu sorunu başka şekillerde çözmeye çalışsın, dediğim için bana edilmedik hakaret bırakmadılar.
      2- Dinler özellikle semavi denilen dinler, insanlığı başta hukuk olmak üzere soyut değerlerde sonsuza dek geliştiren temel bir faktör iken, insanlar avam olduğundan somut algı soyutu yenince dinler, gericilik işareti olan putperestliğe dönüştüler. Nitekim bugünkü haliyle dinlerin hukuk, varlık ve Allah algısı, sınırlı ve literal şekillerden ibarettir. Bilim ehline özellikle fen ehline artık hitap etmiyor. Çünkü insan türünün müşterek aklı olan fen bilimlerini dışlıyorlar. Evet böyle sınırlı-somut-literal bir dil ile anlatıldıkları için bu asırda dinler güven ve ahlaka dönüşmüyor.
      3- Bilimler özellikle fen bilimleri varlığı ve hayatı aydınlatıp insana altın bir çağ yaşatacağına anlamsızlık yüzünden, karanlığa kaynak ve insan psikolojisini ve ekolojiyi zehirleyen birer toksin oldular. Çünkü materyalize oldular. Ve soyut, sonsuz, doğal değerleri inkara kalkıştılar. İşte bu kardeşiniz, bu adı konulmamış üç beladan kurtulmak üzere 500 makale yazdı.
      Bunları 38 kitap haline getirdi. Geçen hafta da (19 Mart, 2024) diğer haftalarda yayınladığım gibi Whatsapp’ta ve Mailde üç kısa not yayınladım. Fakat varlığın anlamlı bir yazılım olduğu noktası tam açıklanmadı.
      Şimdi bütün o mesajlarla beraber, bu hacimli kitabı da siz değerli dostlarıma gönderiyorum.
      Ki varlığın sonsuz enerji, yazılım ve evrimden (eski deyimle kudret, ilim ve iradeden) ibaret olduğu bilinsin, İnsanlığın Kurtuluşu bir nebze tahakkuk etsin.

    • -20% İndirim
      200.00

      “Kitap var ama katip yok, bina var ama usta yok, resim var ressam yok, saat var ama saatçi yok, bilgisayar var ama mühendis yok”
      Bir kişinin bir bilgisayar yaptığını görüyorsunuz. Bunu görmek size bilgisayarı birinin yaptığını ispatlıyor.
      Ama bilgisayarı yapanı görmeden bilgisayarı görmek, bilgisayarın bir yapıcısı olduğunu, aklen ispatlamaz mı?
      Bilgisayardaki plan, proje, şekil, tercih, donanımlar, yazılımlar, programlar, (canlılardaki DNA, RNA, el-ayak, göz-kulak, dil-dudak…) yapılırken, görmeseniz de bir mühendisliği ve mühendisi ispat etmez mi?
      Her bir varlıkta bir plan, bir proje, bir irade, bir tasarım yok mu?
      İşte bu, akılla, mantıkla görmek ve bilmek demektir.
      Aksi akılsızlık ve mantıksızlık değil midir?
      ***
      Kur’an, daha sonra gerçekleşecek hadiseleri ve ispatlanacak ilmi tespitleri nasıl bilebiliyor, hadiseler ve ilmi gelişmeler aynen Kur’an’ın anlattığı gibi nasıl gerçekleşiyor?
      Ve Hz. Muhammed (s.a.v.) bunları nasıl haber veriyor?
      ***
      Tıbbın yasaklamasına rağmen, bir doktor, sigara içiyor diye tıbba küsülür, sırt dönülür mü? O durumda zararı siz görmez misiniz?
      Dinin yasaklamış olmasına rağmen, Müslüman görülen bazıları yasaklanan o şeyleri yapıyor diye İslam’a sırt dönmek, pireye kızıp yorganı değil, kendini yakmaktır.

    • -26% İndirim
      70.00

      Kan kırmızısı sevgi dolu kalbim
      Her nefes alışım da gözlerimin içinde
      Kalbim de belki var 99 yıldız
      Biri söner biri yanar
      Cam kırıkları çiçek açtı içinde
      Kalbim de belki var 99 yıldız
      Biri söner biri yanar
      Kan kırmızısı merhamet dolu kalbim
      Her nefes alışımda gözlerimin içinde
      Kalbim de belki var 99 yıldız
      Biri söner biri yanar
      Hayal kırıklıkları kırmızı tomurcuk
      açtı içimde
      Kalbim de belki var 99 yıldız.
      29.09.2023

    • -35% İndirim
      98.00

      Azap dolu geçmişi olan Malik yitip giden o sevdiklerini tekrar görmeyi ne çok isterdi. Bundan böyle tek görevi, her köşe başında yeni bir tehlike ve gizemin belirdiği o Krallıklarda ilerleyerek görevlerini bir bir yerine getirmekti.

      Bu hayatını riske atma pahasına olsa bile…

      Korkunç yaratıklar ortalığı yakıp yıkmaktadır ve tüm Krallıkları ele geçirmişlerdir. Yol boyunca ihtiyar büyücüden öğrendikleri onun işine yarayacak mıdır? Malik’in olağan üstü büyü ve okçuluk yetenekleri, düşmanlarını yenmelerini sağlayabilecek mi? Deliler gibi sevdiği aşkını son bir defa görebilecek mi? Yoksa bu Malik’in son savaşı mı olacak?

      Kazım Saatçı, hep fantastik dünyalara ilgi duydu. Bilgisayar 3D çizim ve modelleme uzmanı olarak sıra dışı çizimler yapabilecek kadar yaşadığımız dünyanın dışına odaklanmayı başardıysa da bu dünyaya bir eser bırakmak arzusuyla yazma macerasına daldı. Ateş ve Gül adlı kitabın ömrünün en güzel çabası sayan SAATÇI, okurlarını kurguladığı bu dünyaya seyahat etmesi için davet ediyor.

      Saklı Diyar’ın tüm gizemini çözmeye hazırsanız başlayalım.

    • -35% İndirim
      85.00

      Şiir, duygulardan düşüncelere, düşlerden özlemlere süzülmüş yaşantı birikimlerinin hece hece, dize dize satırlara aktarılmasıdır.
      Ay yıldızlı, al bayraktır. Vatandır şiir. Düşmana göğsünü siper etmiş geçit vermeyen kahraman Mehmetçiğin yiğitliğidir.
      Gurbettir, sabırdır, bekleyiştir. Kimi zaman yitip giden sevgilidir. Canın canana olan sevdasıdır. Yola revan olmuş yoldaş, sadık bir sırdaştır. Hüzündür, hüzünlüdür şiir.
      Ortak paydası şiir olan şiire, aşk ve muhabbetle bağlı otuz şairin, yürek ateşinde demlenen şiirlerinden oluşan titiz ve özverili bir çalışma sonucu hazırlanmış Ateşte Demlenen Şiirler Antoloji-1 adlı eserini sizlerle buluşturuyoruz.

    • -35% İndirim
      150.00

      Kalemler ki ayrı ayrı duygular yazdı
      Döküldükçe bin nameler, yaralar azdı
      İlham kağıda düşerken ayrı bir nazdı
      Gel dostluk bağlarına da şiir demlensin

      Sevgi yollarından geçip, dağlar asarız
      Dost bağına gül için durmaz koşarız
      Şiirlerin ırmağında çağlar coşarız
      Gel gönül dağlarına da şiir demlensin

    • -25% İndirim
      45.00

      Hayatının her döneminde şiirle haşır neşir olan şairimiz, şiirlerini aktif olarak emekli olduktan sonra düzenlemeye, derlemeye ve bu konuda uğraş verip kendini geliştirmeye çalışmıştır.
      Tarzında; serbest, özgün ve hece şiirlerini benimseyen şairimiz, şiirlerinde; sosyal, ekonomik, milli konulara da değinmiş olsa da esasen aşk, özlem ve ayrılık temaları ağır basmıştır.

      ***

      AY AĞILI HARELER

      Ay ağılı akşamlar doğmuş sinemde,
      Batar Zühre’sine gönlümün.
      Yıldızlar susar olmuş gözlerimde,
      Kanar harelerine ömrümün.

      Yağdırır mehtabı özlemim yüreğime,
      Harlanır ateşi içimde zulmünün.
      Doldurur kahroluşum bulutları gözlerime,
      Sel olur kirpiklerimde kanlı yaşı gönlümün.

      Utanır yüreğim vefasızlığa ağlamaya,
      Ay kararır, yıldız söner,
      Dökülür karanlığa dilsiz sözler.
      Kurşun olur uykularıma rüyalar,
      Vurur aylasından gecenin,
      Kalır karanlıklar.
      Bastırır suskunluklara utancımı, döktüğüm yaşlar.
      Küsmüş varlığıma sebepsiz, ay ağılı hareler.

    • -6% İndirim
      170.00

      Ay ağılı akşamlar doğmuş sinemde,
      Batar Zühre’sine gönlümün.
      Yıldızlar susar olmuş gözlerimde,
      Kanar harelerine ömrümün.

      Yağdırır mehtabı özlemim yüreğime,
      Harlanır ateşi içimde zulmünün.
      Doldurur kahroluşum bulutları gözlerime,
      Sel olur kirpiklerimde kanlı yaşı gönlümün.

      Utanır yüreğim vefasızlığa ağlamaya,
      Ay kararır, yıldız söner,
      Dökülür karanlığa dilsiz sözler.
      Kurşun olur uykularıma rüyalar,

      Vurur aylasından gecenin,
      Kalır karanlıklar.
      Bastırır suskunluklara utancımı, döktüğüm yaşlar.
      Küsmüş varlığıma sebepsiz, ay ağılı hareler.

    • İçimizde otuz yılın hasreti,
      Aramızda yıllar kaldı, ay Laçın.
      Alçak düşmanların hain niyeti,
      Bizi senden ayrı saldı, ay Laçın.
      Can Laçın…
      Uzak bakışlarla soldun gözümde,
      Boy verdin dilimde, bittin sözümde,
      Zulmete çevrildi her gündüzüm de,
      Hasret saçlarımı yoldu, ay Laçın.
      Can Laçın…
      Şehit kanlarıyla yeşeren taşın,
      Bir günde, kederden ağaran başın,
      Her yamaçta her kayanda gözyaşın,
      Yüreğimde feryat oldu, ay Laçın.
      Can Laçın…
      Ata yurdum sende kaldı, kocaldı,
      Sanki dünya bu ömrümden öç aldı…
      Şükür gam-kederim geride kaldı,
      Gözlerim sevinçten doldu, ay Laçın.
      Can Laçın…