“İnsan insana iyi gelmeli, gelmeyecekse hiç gelmemeli.”
Nazım Hikmet
“İyi insan aklından hiç kötülük geçirmeyen “saf insan” değildir. İyi insan, her şeyin farkında olup iyiliği tercih edendir.”
Erich Fromm
“Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez. Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetinde olmayın. O yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır. Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkûmdur. Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir.”
Montaigne
“Mobbing, yönetim ve liderlik sorunudur. Mobbing yapan veya yapılmasına göz yuman ilgili yöneticinin yönetim yetkisi elinden alınmalıdır.”
İsmail Akgün
Dil Öğreniminde Devrim
Okuma Zevkinin Uçarı Kitabı
Bu iki kitapta Türkçenin İngilizceyle dansına şahit olacaksınız.
Türkçe İngilizce Fable iki kitaplık en kolay, en hızlı dil öğretim kitap setidir. İçinde toplam 97 adet Türkçe-İngilizce Fable (masalsı küçük kısa hikâyeler) vardır.
*Önce kitaptaki Türkçe kısa hikâyeyi okuyun, ne demek istediğini aklınızda tutun, gerekirse Türkçesini iki üç kere okuyun, Türkçe hikâyenin konusunu tam anlayın.
Sonra yavaş yavaş sözlük yardımı almadan, Türkçesine bakmadan İngilizcesini okuyup sökmeye çalışın.
Göreceksiniz, kitap bittiğinde sözlükten ve dışarıdan yardım almadan İngilizceyi okuyup yazar olacaksınız.
*Anadili İngilizce olan biri de Türkçeyi öğrenmek isterse aynı yöntemle kitaptaki kısa hikâyelerin önce İngilizcesini okuyup aklında tutarak Türkçesini sökmeye çalışırsa sözlük ve dışarıdan yardım almadan Türkçeyi öğrenebilir.
Dil Öğreniminde Devrim
Okuma Zevkinin Uçarı Kitabı
Bu iki kitapta Türkçenin İngilizceyle dansına şahit olacaksınız.
Türkçe İngilizce Fable iki kitaplık en kolay, en hızlı dil öğretim kitap setidir. İçinde toplam 97 adet Türkçe-İngilizce Fable (masalsı küçük kısa hikâyeler) vardır.
*Önce kitaptaki Türkçe kısa hikâyeyi okuyun, ne demek istediğini aklınızda tutun, gerekirse Türkçesini iki üç kere okuyun, Türkçe hikâyenin konusunu tam anlayın.
Sonra yavaş yavaş sözlük yardımı almadan, Türkçesine bakmadan İngilizcesini okuyup sökmeye çalışın.
Göreceksiniz, kitap bittiğinde sözlükten ve dışarıdan yardım almadan İngilizceyi okuyup yazar olacaksınız.
*Anadili İngilizce olan biri de Türkçeyi öğrenmek isterse aynı yöntemle kitaptaki kısa hikâyelerin önce İngilizcesini okuyup aklında tutarak Türkçesini sökmeye çalışırsa sözlük ve dışarıdan yardım almadan Türkçeyi öğrenebilir.
Dil Öğreniminde Devrim
Okuma Zevkinin Uçarı Kitabı
Bu iki kitapta Türkçenin İngilizceyle dansına şahit olacaksınız.
Türkçe İngilizce Fable iki kitaplık en kolay, en hızlı dil öğretim kitap setidir. İçinde toplam 97 adet Türkçe-İngilizce Fable (masalsı küçük kısa hikâyeler) vardır.
*Önce kitaptaki Türkçe kısa hikâyeyi okuyun, ne demek istediğini aklınızda tutun, gerekirse Türkçesini iki üç kere okuyun, Türkçe hikâyenin konusunu tam anlayın.
Sonra yavaş yavaş sözlük yardımı almadan, Türkçesine bakmadan İngilizcesini okuyup sökmeye çalışın.
Göreceksiniz, kitap bittiğinde sözlükten ve dışarıdan yardım almadan İngilizceyi okuyup yazar olacaksınız.
*Anadili İngilizce olan biri de Türkçeyi öğrenmek isterse aynı yöntemle kitaptaki kısa hikâyelerin önce İngilizcesini okuyup aklında tutarak Türkçesini sökmeye çalışırsa sözlük ve dışarıdan yardım almadan Türkçeyi öğrenebilir.
Dil Öğreniminde Devrim
Okuma Zevkinin Uçarı Kitabı
Bu iki kitapta Türkçenin İngilizceyle dansına şahit olacaksınız.
Türkçe İngilizce Fable iki kitaplık en kolay, en hızlı dil öğretim kitap setidir. İçinde toplam 97 adet Türkçe-İngilizce Fable (masalsı küçük kısa hikâyeler) vardır.
*Önce kitaptaki Türkçe kısa hikâyeyi okuyun, ne demek istediğini aklınızda tutun, gerekirse Türkçesini iki üç kere okuyun, Türkçe hikâyenin konusunu tam anlayın.
Sonra yavaş yavaş sözlük yardımı almadan, Türkçesine bakmadan İngilizcesini okuyup sökmeye çalışın.
Göreceksiniz, kitap bittiğinde sözlükten ve dışarıdan yardım almadan İngilizceyi okuyup yazar olacaksınız.
*Anadili İngilizce olan biri de Türkçeyi öğrenmek isterse aynı yöntemle kitaptaki kısa hikâyelerin önce İngilizcesini okuyup aklında tutarak Türkçesini sökmeye çalışırsa sözlük ve dışarıdan yardım almadan Türkçeyi öğrenebilir.
1920’ler ve 1930’lar, Türkoloji düşünce tarihinde özel bir dönemdir. Bu aşamada Birinci Türkoloji Kongresi, Türkologları bir araya getiren, Türkoloji araştırmalarını saflaştıran ve Türkoloji alanında gelecekteki çalışmaların yönünü belirleyen prestijli bir etkinlikti. Kitap, Birinci Türkoloji Kongresi arifesinde Türkoloji düşüncesinin amaç ve amacını incelemektedir. Samad Ağamalıoğlu’nun yeni alfabesi, milleti, İslami değerleri, Doğu meselesi, Türk halkları vb. sorunlar hakkındaki görüşler analiz edilir. Aynı zamanda Samad Ağamalıoğlu ile Mehmet Emin Yurdakul’un Türkoloji düşünceleri arasındaki farklılıklar karşılaştırılarak Türkoloji düşüncesinin gelişiminde hizmetlerinin önemli noktalarına geniş yer verilmiştir. Ayrıca 1924 yılında Kırım ve Türkistan’da yeni bir alfabe mücadelesinde yaşanan olaylar incelenir. Halid Said Hocayev, Veli Khuluflu, Fuad Köprülüzade, Alibey Hüseynzade ve diğerlerinin yeni alfabe hakkındaki görüşleri ve tutumları araştırılıyor. Birinci Türkoloji Kongresi arifesinde Halid Said Hocayev, Celil Memmedguluzadeh, oynadığı role ve tarihi hizmete ve bundan sonraki dönemde de Türkoloji düşüncesinin gelişmesine büyük önem verilmektedir.
Bu şiiri yazarken, belli ki psikolojik bir ortamı vardı. Öyle ortamlar içerisinde, amatörce yazdığım şiirleri oradan buradan bulup bir kitap haline getirdim. Söz konusunda bu çalımalar yaşamımı anlatıyormuş gibi olsa da aslında yakın tarihimizi anlatan, manzum bir dille yazılmış, herkesin içinde kendinden bir parça bulduğu, Manzum Yazdım Öykümü ve Amcamın Kar Boğazı Destanı başlıklı biraz güldürü , biraz dram taşıyan şiirlerden oluşmuştu. Bu ilk şiir kitabımın, büyük bir ilgi toplaması ve beğeni kazanması üzerine o kitaba almadığım diğer şiirlerimi de kitap haline getirme fikri ağır bastı.
Bu kitabı da elinize aldığınızda bir solukta okuyacağınızı ve hatta bunu ben mi yazdım benim hislerimi, düşüncelerimi anlatıyor diyebileceğiniz dizelerle karşılaşacaksınız. Zevkle okuyup bitireceğinizi umuyorum.
Yazarlık çalışmalarımda; bilimci, mantıkçı, toplumcu, toplumsal faydacı davranmaya ve evrensel geçerliliği olmasını arzu ettiğimiz öngörülerle yola çıktım. Bu uğurda okumalar, izlemeler, tespitler ve gözlemler yaptım. Edindiğimiz bilgi ve birikimleri farklı ifade sanatları ile kitaplaştırarak tüm insanlığın istifadesine sundum. Bu anlatımlarım kâğıda; deneme, özdeyiş, şiir, öykü, roman, inceleme yazıları olarak yansıdı. Bu sosyal üretim serüvenimize “sanat” dünyamızdan da bir şeyler katmaz isek, bir tuğlamız eksik kalacaktı. Multidisipliner bilimsel bir anlayışla; insanın beden, ruh ve beynine hitap edeceksek, bu çeşitlilikte, müzik ve sanat da yer almalıydı. 2004 yılında, 2 cilt olarak yayınlamış olduğum, “Türküler Bizi Söyler” adlı kitabıma, Şarkılar bölümü de ekleyerek, bir “müzik harmanı” oluşturmayı amaçladım. Zamanla ikinci cildini de hazırlayabilirim.
Her eserin üzerine eklediğimiz karekodu ile; internete bağlı olan telefonunuzdaki kamera veya QR Kod programına okutarak ilgili eseri video olarak da izleyebileceksiniz.
Kitabın tamamını okuduğunuzda; neşe, hüzün, tefekkür ikliminde dolaşacak, gönlünüzün ve zihin dünyanızın akordunu yeniden ayarlamış olacaksınız.
Öncelikle türküleri/şarkıları bizlere sevdiren, gönlümüzün bam teline dokunan; söz yazarlarına (kaynak kişilere), bestekârlara, eserleri yorumlayan sanatçılara, ozanlara, şairlere, bu sanatta emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ve saygılar sunarım.
Tüm eserlerin telif hakları altında yazan kaynak kişilere aittir.
Bu kitabı hazırlamaktaki amacımız, cep kitapçıklarıyla, müzik kültürünü yaşatmak, türkü/şarkı dostlarına faydalı olmak ve yeni sanat dostları kazanmaktır.
Türkü/şarkı sözleri hazırlanırken, yazılı kaynaklar, repertuar, antoloji, Kaset, CD, Radyo-TV’lerde yayınlanan müzik programlarından da istifade edilmiştir. Buna rağmen kaynak kişi, yöre ve sözlerde noksanlık ve yanlışlıklar olabilir. Bu durum da bizden kaynaklanmamaktadır.
Melodilerde her insan; derdine, düşüncesine, inancına, hayattan beklentisine göre bir mesaj bulabilir. Mümkün olduğunca her yöreden her türden türkü/şarkı sözlerini
seçerek güzel bir harmanlama yapmaya çalıştık.
Bir de kitaplarda sıkışıp kalmış, unutulmak üzere olan mânâ yüklü türkülerden de kitabımıza ekledik.
Günümüzde insanlar ayrı ayrı fânuslarda adeta yalnız yaşamaktadırlar. Arslanlar da gücüne güvenir yalnız yaşar ama yalnız ölerek dünyadan göçerler.
Türküler/şarkılar bize; birlik, beraberlik, inanç, sevgi, âşk, hüzün, umut, cesaret dolu, duygulu mesajlar sunmaktadır. Herkes ihtiyacına ve kültürüne göre alması gerekeni alacaktır. Yeni cilt ve baskılarda değerlendirilmek üzere önerilerinizi bekliyoruz.
Bu eserle ayrıca bilim, kültür, düşünce ve teknoloji dünyamızı, bir sanat molası ile taçlandırmak istiyoruz.
Öncelikli misyonumuz; yıkılan sevgi kalesinin onarılmasına, kirlenen muhabbet pınarının arındırılmasına, bir nebze olsun katkı sağlamak. Sanata saygı ve vefamız, umarım toplumsal bir mayaya dönüşür.
Ey Muhammet’in ümmeti! Kadersiz Türkülerin yapıcıları, Ali, Mur – taza, Hasan, Hüseyin. Taki, Naki, Askeri. Türkü seven herkes… Âdemoğlu. Duydunuz mu? Amatör Halk Müziği Korolarının değerli elemanları, elini kulağına atıp ta bir defa türkü söylemeyen aziz Türk Milletinin değerli vatandaşları, cemiyetler, kurum ve kuruluşlar. Hayvan Sevenler Derneğinin değerli üyeleri. Fenerbahçeliler, Galatasaraylılar, Beşiktaşlılar. Bildiğiniz, yıllardır söylediğiniz: Yeşil ördek gibi daldım göllere/ Bir çift turna gördüm durur dallarda / Ağrı dağından uçtum/ Tuna nehri akmam diyor /Ela gözlüm ben bu elden gidersem / Asker oldum giydim yelek / Eyvanına vardım eyvanı çamur /Vardın Hint eline kumaş getirdin” adlı türkülerimizin müziklerine dini sözler monte edilerek ilahi yapıldı.
Duydunuz mu? Dinlediniz mi? Biliyor musunuz? Evet, ilahi yapıldı. Dini kanallarda CD’leri sabahlara kadar dönüyor. Her gün Kadersiz türkülere bir yenisi daha ekleniyor. Sizler eliniz kolunuz bağlı böyle duracak mısınız? Yoksa Kadersiz Türküleri kurtarmak için seferberlik mi ilân edeceksiniz. Yoksa: Allah! Allah! Diyerek Kadersiz Türkülerin kaderini mi değiştireceksiniz.
ULU SÖZ: Türk’ü anlamak için türkü dinlemek gerek…
dondurduk zamanı, oynadıkça oynadık,
çocuklar parkta, biz sokakta oynadık,
bir baktık, turuncu misketlerle doldu sokak,
bizde onun adını koyduk ‘turuncu renkli sokak.’
ne de çabuk geçiyor zaman,
ve her geçen günün ızdırabı yüreğimde.
bir gün turuncu sokaktan tek başına geçersen,
sen büyümüş olacaksın,
ve bende, seninle geçen yıllara hasret kalacağım.
Ali TURGUT 05 Mayıs 1964 Ankara doğumlu olup aslen Erzurumludur.
Eğitim durumu halkla ilişkiler bölümü mezunudur. Ankara Üniversitesi Rektörlüğü İdari Mali İşler Daire Başkanlığında Yönetici olarak uzun yıllar görev yaptı.
Şiir hayatıma 2009’da başlamış, şiir yazmayı ve kendi şiirlerinin yanı sıra da, değerli şair dostlarının şiirlerini de seslendirerek, youtube kanalında, hem de şiir guruplarında, yüzlerce çalışması yayınlamıştır.
Ayrıca kendi kitabı dâhil, 11 kitabın editörlüğünü de yapmıştır.
Çeşitli sanatçılar tarafından da, 15 adet şiiri bestelenip, şarkı ve türkü olarak çalınıp söylenmiştir.
Bir Avuç Şiir Gurubu yöneticisi olarak görev yapmakta olup, 2021 yılında Grubun 2 ve 3’üncü 2022’de de 4.’üncü antoloji kitaplarının çıkarılması organizasyonunu ve editörlüğünü yapmıştır.
Şiirlerinin çoğu mutluluk ve aşk şiirleridir. Serbest vezin ve hece şiirleri yazmaktadır.
Kitap kapağı ise Sevgili arkadaşı şair ve ressam Atife TENRUH’un çalışmasıdır. Kendisine bu jesti için teşekkür ediyoruz.
Kitabı keyifle okuyacağınızı düşünmekteyiz. Tabi ki takdir siz değerli okuyucularımızın. Sevgiler sunuyorum keyifli okumalar diliyorum…
Gizemli Masallar Ülkesine Yolculuk devam ediyor…
Bu seride sizi neler mi bekliyor ?
Uçan eşekler, kızıl tilkiler, çekirdeği elmasa dönüşen ağaçlar, hayaller ormanında maceraya çıkan kutup ayısı ve tilkinin başından geçenler ve diğer maceraları keşfetmeye hazır mısınız ?
Haydi başlayalım o zaman…
“Genel eğitimde ‘müzik eğitimin’ önemi büyüktür. Müzik eğitim; ‘bireye kendi yaşantısı yoluyla amaçlı olarak belirli davranışlar kazandırma’ ya da ‘bireyin müziksel davranışında kendi yaşantısı yoluyla amaçlı olarak belirli değişiklikler oluşturması’ sürecidir. Müzik eğitimi, aslında bir bütün olmakla birlikte, çeşitli kollara ve her bir kol içinde çeşitli dallara ayrılır. Çünkü müzik eğitimi, ağırlıklı olarak kapsanan temel davranış ve içerik, kullanılan araç ve gereç, izlenen yöntem ve teknik, gerçekleştirilen ortam ve düzey, öngörülen aşama ve süre bakımından kendi içinde çeşitlilik gösterir ve değişik biçimlerde adlandırılır. Ülkenin müzik sorunlarını, elbette yine müzik insanları çözmelidir.
Hâlimi tercüme edecek olursam ya da hayat hikâyemi kısaca belirtecek olursam, aklıma şunlar geliyor: 1965 yılında doğdum. Doğduğum yeri soracak olursanız hemen söyleyeyim: Pazarcık. Kahramanmaraş’ın şirin bir ilçesi. Pazarcık’a, Kahramanmaraş’tan gelmişiz. Aslımız Kahramanmaraş’lıdır. Sandalzade olarak bilinen bir aileye mensubum. Annem Besni’lidir. 9 kardeşin beşincisiyim. Annemin ismi Meryem, Babamın ismi Mehmet. Kardeşlerimin isimleri; Hasan, Ali, Ayşe, Osman, Hayriye, Hacı, Kadriye ve Rabia. Ben 14 yaşında iken doğan Rabia Bacıma ismini ben verdim.
Canım Babam geçimini Marangozlukla sağlardı. Elinden emektar bir kişiydi. Hayatı boyunca hep çalışarak yaşadı. Canım Annem ev hanımıydı. Birçok Anadolu kadını gibi çileli bir hayat yaşadı. Annem 2007 yılında, Babam 2022 yılında vefat etti. Allah (cc) cümlesine rahmet eylesin. Babam gibi ben de el zanaatlarıyla ilgilenmeyi ve marangozluk mesleğinde ürünler üretmeyi çok isterdim. Ancak, elim el zanaatkârlığına yatkın değil. Zanaatkâr olamadığımız için okuduk. Pazarcık Lisesi’nden sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdim. Şiire 13 yaşında başladım. Ortaokul, lise, üniversite yıllarında çok şiir yazdım. 1987 yılında memuriyete başlayınca biraz mola vereyim dedim. Bu mola uzun sürdü. Yazmaya tekrar 2000’li yıllardan sonra başladım. Bu tarihten sonra edebiyat alanındaki çaba ve çalışmalarımı artırdım. 2006 yılından bugüne 20’den fazla kitap yayınlamak kısmet oldu. Elhamdülillah.
Ayrıca, fertlerde içsel gelişim ve ruhi olgunluk sağlayacak görüş ve düşüncelerimi de çeşitli yayın vasıtalarıyla topluma aktardım. Kamu yönetiminin geliştirilmesi, adil idare, ahlaklı nesil meydana getirme, ailenin güçlendirilmesi, temiz ve güzel çevrede yaşamak için gerekli olan şartlar hususunda da eserler, çalışmalar gerçekleştirdim. Elhamdülillah, bu doğrultuda birçok kitap yayınladığım gibi, makale ve köşe yazısı da yazdım. Onlarca seminer ve konferans sundum. Yukarıda da belirttim. Edebiyat ve şiir konusunda, ta çocukluk yıllarıma giden ilgi ve sevgim vardır. En son “Özümüz Anadolu / Sözümüz Mâna Dolu” ve “Elif ve Vav (EV) Onur ve Huzur” isimli kitaplarımı yayınladığı hatırlıyorum. O iki kitaptan sonra elinizdeki bu kitap bir şiir kitabıdır. Bu kitapla birlikte bir de “Bizi Biz Yapan Sözler ve Deyimler” isimli kitap çıkarttım.
Evliyim. Mehmet, Ebru Nur ve Abdurrahman Taha isminde üç çocuk babasıyım. Ahmed Fuad ve Zeynep Ebrar isminde iki torunum var. Maşallah. Yüreğimden kaynaklanan duyguları, aklımdan yayılan düşünceleri sizlere bu kitapta sunmaktaki maksadım, sizin de yüreklerinizde hoşluk ve akıllarınızda aydınlık meydana getirebilmektir. Kendi yüreğim ile aklımı da hoş duygulara ve aydınlık fikirlere her daim muhtaç bilirim. “Niyetimiz hayır, iyilik ve doğruluk. Akıbetimiz olsun hayır, iyilik ve doğruluk.”
Vesselam.
Sürekli düşünen ve hayaller kuran bir insan olarak, düşüncelerimin ve hayallerimin belirli bir zemine oturması için olabildiğince çok okumaya yöneldim. Okuduklarım sayesinde fark ettim ki okumak da geliştirilmeli. Hayat okunmalı, ağaçlar okunmalı, uçan bir kuş okunmalı, bir başka insan okunmalı ve en önemlisi “ben” okunmalı.
“Kendimi okumaya” gayret etmek, belki okumak belki de okuduğumu sanmak benim için hem heyecan verici hem de keyifli oldu. Bu kitapta, okuduklarım ışığında, “kendimden okuduklarım” ı kâğıda döktüm.