Filters
Done-35% İndirim
₺140.00₺91.00Değerli okuyucularım, bu kitapta, yüreğimin resmini ve onun taşıdığı hisleri şiir formatında sizlerle paylaştım. Yine bu kitapta içimden geçenleri, içime batanları ve içimi yakanları samimi duygularımla ifade etmeye çalıştım. Şiirlerimde hiç şüphesiz ki yaratılışımızda bulunan toprak, hava, su ve ateşten de yansımalar vardır.
_______________________
Sözden Kadere
Dilimiz pınardır sözümüz suyu
Düşünceden gelir insanın huyuDuyguları besler fikir, düşünce
Davranışa döner zaman geçinceAlışkanlık yapar seversek eğer
Bize ait olur bizden bir değerKarakteri sanma bir hasbelkader
Bizim mürekkeple yazılır kader
24 Mayıs 2017Prof. Dr. Abdulkadir GÜLLÜ
-31% İndirim
₺160.00₺110.00Aslen Burdur’un Kemer İlçesi Belenli Köyünden olan Hüseyin Yıldız 26.03.1978 doğumludur. Babasının görevi gereği 1986 yılında Burdur Kemer İlçesi Yakalar köyüne gelip buraya yerleşen şairimiz İlkokulu Yakalar köyü İlkokulunda, ortaokulu Kemer İlköğretim Okulunda, liseyi Tefenni İbrahim Kafesoğlu Lisesinde okudu. Üniversite eğitimini, Süleyman Demirel Üniversitesi Burdur Meslek Yüksekokulu Pazarlama bölümünde tamamladı.
Bir kamu kurumunda on üç yıldır özel güvenlik görevlisi olarak çalışan Yıldız, “Burdur Dernekler Federasyonu Kültür ve Tanıtım” görevlisi olarak yörük köylerin kültürel değerlerini araştırıp kayda alarak gelecek nesillere aktarmaya çalışan gittiği yerlerde yazdığı șiirlerini halkına okutarak kliplerine ekleyen özelikle çocukların yüreğine dokunup onların dünyasına giren ve yapmış olduğu belgesel çekimleri ile geçmişten geleceğimize Türk Kültürüne katkı sağlayan yöresinde “Meçhul Şair” olarak da tanınan şiirlerini “Kalemşah” mahlası kaleme alan şairimiz, geleneğine has şiirleri ve yapmış olduğu çekimleri ile Burdur’un ilçeleri, köyleri ve diğer illerin de görsel güzelliklerini sosyal medya üzerinden yayınlamış takipçileri tarafından ilgi görmüş, herkesin sevgi ve takdirlerini kazanmıştır. Halkına şiiri sevdirmiş ve alanında ilklere imza atmıştır.
Şairimizin “Gönül Pınarım” ve “Sözüm Olsun Sana” adlı iki kitabı 4 tane de katıldığı antoloji kitabı vardır.
-27% İndirim
₺30.00₺22.00İşte şu bir desti su,
Müminin abdesti su…
Gün geldi Hak izniyle,
Demirleri kesti su!Bulutlarda ağdı su.
Yağmur oldu yağdı su.
Dağlar gibi muhteşem,
O buzlardan dağdı su.Zaman oldu kardı su.
Her daim o kârdı su.
Fuzulî’nin aşkında,
En sevgili Yar’dı su…Bulutlarda vardı su.
Barajlarda dardı su.
İnsanlık hizmetine,
O bir Nur aktardı su…Kimi zaman deli su.
Kimi zaman veli su.
Hayatın menbaı su.
Bebeğin evveli su!-29% İndirim
₺170.00₺120.00Bunların (ahlakın) içindeki nokta-ı i’câz (mucizelik noktası) şudur ki: Ahlâk-ı hasene (güzel huylar) çendan (gerçi) birbirine mübayin (çelişkili) değil; fakat derece-i kemâlde (zirve oluşlarında) birbirine müzahemet eder (birbiriyle sıkışır). Biri galebe çalsa (üstün gelse) öteki zayıfleşir.
Meselâ: Kemâl-i hilm (son derece yumuşak huy) ile kemâl-i şecaat (son derece cesaret) hem kemâl-i tevazu’le (son derce alçak gönüllülükle) kemâl-i şehamet (tam bir kahramanlık) hem kemâl-i adalet ile (zirve bir şekilde adil davranmakla) kemâl-i merhamet ve mürüvvet (son derece acımak ve insancıl davranmak) hem tam iktisat ve i’tidal (denge) ile tamam-i kerem ve sehavet (tam bir iyilikseverlik ve cömertlik) hem gâyet (son derece) vakar (ağırbaşlılık) ile nihayet haya (son derece utangaçlık) hem gayet (son derece) şefkat ile nihayet (son derece) Allah için kızmak…
Hem gayet (son derece) afv ile nihayet (son derece) izzet-i nefis (onur) hem gayet (son derece) tevekkül (işi Allah’a bırakma) ile nihayet (son derece) içtihad (çalışma) gibi mecâmi-i ahlâk-ı mütezahime (birbiriyle sıkışan bütün ahlakların) birden derece-i âliyede (en yüksek seviyede) bir zâtta (bir kişide) içtima’ı (toplanması), müzayakasız (birbirini sıkıştırmadan) inkişafları (gelişmeleri) mu’cizelerin mu’cizesidir.
-24% İndirim
₺50.00₺38.00Şükrü Dede 8-10 yaş arası namaz hocası ve Amentü diye iki kitap okudu. Bu kitaplar babasının saman yapraklı kitaplarıydı. 7 yaşında ilkokula gitti. 10 yaşında koyunlara çoban oldu. Çoban çantası kaput bezindendi. O kitapları çantasında taşır, dağda taşta okurdu İslami bilgileri. Baba ve anneden öğrendi akıl nimetini. Düşündü iman, inanç, değerlerini anladı. Çalışmayı sağlıklı olmayı kendine hayat bildi. Çobanlıkta yaş ilerledikçe şuuru gelişti. Merhameti şefkati doğum yapan koyun keçilerden öğrendi. Yavrularına karşılıksız süt vermelerinden ibret aldı. Doğan yavrulardaki siyah beyaz tüyleri, onları yaratan Allah’ı tanıyıp imanı, inancı arttı. Düşündü doğaya ibretle bakmaya başladı. İlahi bir feyzle okuyup yazmaya başladı.
Şöyle yazdı:
Aklım imanım, tercüman olarak baş tacım
Ömür boyu benim yoldaşım
Sağlığım benim nefesim suyum ekmeğim aşım
Elbet Allah’a tam oldu inancım elhamdülillah-24% İndirim
₺50.00₺38.00Her gönül bir sevgi pınarı içmesini bilene
Allah’ın yarattığı kadın da erkek de
Çirkin olmaz sevmesini bilene ey dostlarBu alem bir çiçek oldu
Ben de bir arı dolaştım tek tek
Alamadım balı
Ana kucağıyla yar kucağından
Başka bulamadım tatlı balı ey dostlarBu ömür biter hayat yok olur
Yaşanan acı tatlı günler kalır
Ecel gelir ben ölürüm
Evim malım çocuklara kalır
Yaptığın iyilik sana ahiret sermayen olur ey Şükrü Dede-30% İndirim
₺290.00₺203.00Merhaba değerli okuyucu. İşitmeye hazır isek, günün her saati kulağımıza değişik sözler gelebilir. Bu sözler; gönlümüzü okşayabilir, öfkemizi tetikleyebilir, heyecanımızı uyandırabilir, hevesimizi kırabilir, ruh dünyamızda geçici ya da kalıcı bir etki bırakabilir.
Yaşadığımız hayat, algımızın bize yüklediği anlamla özdeşleşir. Bir sözle, belki hayatı boş verebilir belki de onu hoş görebiliriz. Bu durum; çevremizle kurduğumuz iletişim, ilgilerimiz, değerlerimiz, bakış, duyuş ve hissedişlerimiz üzerinde son derece etkili olur. İşte bu etkiler bizi olumlu ya da olumsuz bir yerlere sürükleyebilir ya da taşıyabilir. Sonrasında da hayat bize zindan veya handan olabilir.
Hiçbir şey emeksiz ve aşksız en iyi noktaya ulaşamaz. O halde, işleri ve yaşayışı akışına bırakıp sonucun iyi olmasını beklemek beyhudedir. Bu beklentinin yanlışlığı su götürmez bir gerçektir. Hayatın akışı, hep bir sebebin sonucu şeklinde tezahür etmekte ve öyle de gideceği görülmektedir.-30% İndirim
₺290.00₺203.00Elinizdeki bu kitapta, naçizane yüreğimden, düşüncelerimden dilime ve kalemime düşen sözlerde; yaşadığımız olaylar, ertelediğimiz sevgiler, onaylamadığımız kavgalar, ötelediğimiz düşünceler, örselediğimiz insanlar, kaybettiğimiz geçmiş, değerlendiremediğimiz bugün veya özlediğimiz gelecekle ilgili kırıntılar bulacaksınız.
Saydığım amaçlarla ve samimiyetle paylaşma ihtiyacı duyduğum sözlerimi, hayatınızın bir anında ve bir nebze bile olsa, dimağınızda bir tat bırakır mı, karanlıkta bir mum ışığı olur mu, bir gönüle dokunur mu diye siz değerli insanlara armağan ediyorum.
Biz, söz ve sükût ilişkisini hep “söz gümüş sükût altın” olarak öğrendik. Ancak, söz bazen sükûttan daha etkili ve gereklidir. Bunun izahını, kitaba da isim olarak verdiğim SÜKÛT GÜMÜŞ SÖZ ALTIN şiiriyle ifade etmeye çalıştım. Ayrıca, kitapta yer alan özlü sözlerimin 1000 adedini, anahtar kelime alfabetik sırasına göre, SÜKÛT GÜMÜŞ SÖZ ALTIN-1 isimli kitapta yayımladım. İkinci 1000 adet özlü sözümü de elinizde bulunan SÜKÛT GÜMÜŞ SÖZ ALTIN-2 isimli bu kitapta sizlerle paylaştım.-26% İndirim
₺50.00₺37.00“Bu muhteşem medeniyet şimdi yeniden diriliş hamlesinde. Adeta yer hizasından gövdesi kesilen azametli bir çınar gibi, etrafından filizler vermekte ve yeşermekte. Bu uyanışa emek vermek, bütün insanlığa sahip çıkmak demek… Çünkü insanlık, eşi görülmemiş bir manevi bataklıkta debelenmekte… Bu acınası felaketi de medeniyet sanmakta. İşte evrensel dehşeti görüp ben de varım diyerek karınca kararınca meydana çıkanlar var. Ya da bir serçe yavrusu gibi ağzındaki bir damla su ile imdada koşanlar… İşte onlardan biri Devran Sinanoğlu… Gönlünü ve gözünü önümüze dikmiş… Yatırı çok ama hakiki yazarı az olan ülkemizde, irfan kültürümüze eğilmiş. Neticesiişte elinizde… Gönlüne bereket. Başarısının devamını dilerim”
Eğitimci & Yazar Vehbi Vakkasoğlu
“Şehirlerin zenginliğinden yararlanarak, ortaya yepyeni zengin anlatımlar çıkarma başarısını edebiyatçı yazarlar göstermişlerdir. Genç edebiyatçılarımızdan Devran Sinanoğlu’nun “Sur Halkı Kralı” adlı kitabında ortaya konulan, işte bu başarının yeni ve güzel bir örneğidir. Sinanoğlu, yazılı tarih ve halk söylencelerinden yola çıkarak güzel öykü örneklemeleri ortaya koyarken, oldukça takdire değer bir anlatım dili de geliştirmiş, ilginç öykü tipleri çizmiş; bu çarpıcı anlatımını güzel bir Türkçeyle, özenle seçtiği sözcüklerle süsleyebilmiştir. Sinanoğlu, böylece edebiyatımıza güzel ve yararlı yeni bir eser kazandırmıştır. Yürekten kutluyorum, yolun açık olsun Devran Sinanoğlu”
Yazar & Şair İhsan Işık
“Hayatta dair anlamlı, yaşanmış ya da unutulmuş tarihi hikayelerin en çarpıcı detaylarını güçlü edebi yönüyle vurgulamakla kalmamış bir manzume tadında sonuçlarıyla bizleri hayretler içerisinde bırakan ders niteliğinde, düşünceleri şekillendiren ve bir o kadar da pratik zekanın devreye girdiği ve birçok soruna dair cevapların da verildiği örnekleri içeren, özgün hikayeci anlatımıyla oldukça etkileyici bir eser. Devran Sinanoğlu kalemine sağlık.”
Eğitimci & Yazar Filiz Aküzüm
-9% İndirim
₺275.00₺250.00Öyle acılar var ki en demli, en derin ve en anlamlı söz üreten dilini çorak toprak gibi verimsizleştirir. Sözlerin dem tutmaz olur. Beklenmedik hıçkırıklar durağında bir başına kalırsın. Yüzünde asılı duran pembe gülüşler, vehimli düşüncelerin dar sokaklarında toprağa karışır. O zaman bin parçaya bölünür hissiyatını kaybetmiş kalbin.
Her şey o gecede başladı. Meryem’in doğum gününü kutladığı gece… Suskunluğun dili o gece çözüldü. Söylenmeyen sözler o gece dillendirildi. Çalınmayan şarkılar o gecede söylendi. Aşk, o gece kanatlandı. Durgun duygular o gecede coştu. Kaleme alınmayan şiirler, o gece yazıldı. Yasaklı şarkılara vurulan prangalar o gece kırıldı. Her türlü aldatış, aldanış ve farklılıklara o gece rest çekildi. Aşka kurulan tuzaklar o gecede boşa çıkartıldı. Aklın ve mantığın barınağından kurtulan duygu ve düşüncelerin özgürlük bayramı o geceye denk düştü. Aşk o gece öldürdü ölümü. O gece yüreklere düştü cemreler. O gece dirildi sevdanın enkazında can veren sevgiler…
Aşk gecesi oldu o gecenin adı…
Toplumsal olayları gündemine alan yazar ve şair M. Sait Uluçay, “Sürgün ve Aşk“ Romanıyla 1944 yılında Rusya’da çıkarılan Toplu Sürgün Kararnamesi ile başlatılan bir soykırımı, Kırım’ın Yalta şehrinden Özbekistan’a sürgün edilen, 12 yıllık sürgün hayatından sonra Türkiye’ye kaçak olarak gelen bir ailenin can yakıcı ve dramatik hayatına dokunarak anlatıyor. Sürgün yıllarında çekilen acılara, sonrasında yaşanan aşklara ayna tutuyor.
M. Sait Uluçay’ın merakla beklenen romanı Sürgün ve Aşk, arı duru bir dil ve ustalıkla yapılan betimlemelerle akıcı bir anlatı sunuyor.
-26% İndirim
₺38.00₺28.00Gerçek bir hayat hikayesi olan elinizdeki bu Roman; zaman, mekan, an, mazi ve ati olarak, beş muazzam sihirli kavramla yoğrulmuş muhteşem gizemiyle, harflerin, hecelerin, kelimelerin, cümlelerin, duyguların, tasa ve tebessümlerin, öfke ve özlemlerin sıkıştırıldığı beş efsunlu alem içinde akmaktadır. Zaman, sonsuzluğa akan upuzun nehirdir. Mekan, derinliğe ve enginliğe alabildiğine giden, uzaklıklardan ötelerde bir yerlerde, ıpızsız düzlemdir. An ise, kader, keder, kahır ve kıymet cenderesinde geçen, kavuşunca neticelenince, silinen, silikleşen ve anlamsızlaşan, olaya, oluşa, olguya ve vakıaya tam uygun, suda geçen sakin, serin, sessiz ve nefessiz berraklık misali; dopdolu bir anlatımla, gerçek bir hayat hikayesine dokunurcasına hissedeceğiniz bir sezişle, “Suya Gark Olmak” mükemmelliğinde yazılmış duygu selidir. Takdir ve teveccühlerinize…
***
Sivas’ın Şarkışla ilçesi, Fakılı köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, İmam-Hatip Lisesini ilçede bitirdi. Ankara Hukuk Fakültesinden 1987 yılında mezun oldu. Ankara’da serbest avukatlık yaptı. Diyarbakır’da Hava Hakim Asteğmen olarak askerliğini tamamladı. Vatanın değişik yerlerinde C. Savcısı ve Başsavcı Vekili olarak görev yaptı. Eğitici olarak; Polis, Jandarma ile Hakim ve Savcı meslektaşlarına, TCK-CMK ve İnsan Hakları konularında seminer, konferans ve eğitimler verdi. BAM Başsavcı Vekili olarak görev yapmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıdır. Ceza ve hukuk alanlarında, ayrıca hatırat, deneme ve şiir dallarında yayımlanmış 13 adet kitabı vardır.-35% İndirim
₺85.00₺55.00Çalan zile gittiğimde genç bir bayan elindeki sigarasını öfkeyle yere atıp, sert bir şekilde arabaya bindi. Durumu iyi gözükmüyordu.
“İyi misiniz?” diye sordum. Biraz cevap vermedi ve sonra “Nişanlım beni terk etti.” dedi.
“Ne zaman?” diye sordum “Şimdi, şu an nişanlım beni terk etti.”
Bayanın psikolojisi hiç iyi gözükmüyordu. Eşimin tabiriyle “burnumu sokma zamanı” idi.
Kaç yıldır nişanlı olduklarını sordum “2-3 yıl gibi bir şey” dedi.
“Niçin terk etti?” dedim;
“Başkasını bulmuş.” dedi.
“Sizinle niçin bu süreçte nişanlı kalmış?” dedim,
“Gönül eğlendirmek için.” dedi.
Bu durumdaki birisine yardım etmeliydim. Duygularına tercüman olarak onun duygularını anladığımı ona gösterip sonra da onun teselli olabileceği şeyleri hatırlatmalıydım.
Bir iki dakika düşündükten sonra bayana:
“Hakikaten çok kötü bir durum, şimdi ailenize ne diyeceksiniz, arkadaşlarınıza ne diyeceksiniz, çevrenize ne diyeceksiniz?” dedim ve bayan hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Onun ağlamasına biraz izin verdikten sonra Ona: “Yarın gidin bir şükür kurbanı kesin.” dedim. Afallamıştı. O nişanlısı tarafından terk edilmiş, bir “şoför parçası” ona bundan dolayı kurban kesmesini söylüyordu.
Öfkeli ve meraklı bir ses tonuyla “Neden kurban kesecekmişim?” diye sordu.
“Böyle bir adamdan kurtulduğunuz için kurban kesmelisiniz ya evlendikten sonra, sizi kucağınızda çocukla terk etseydi daha mı iyi olurdu?” dedim.
Kadın biraz düşündü. Ben aynı minval üzere biraz daha konuştum. Araçtan inerken havası değişmiş daha olumlu düşünceleri ses tonuna yansımıştı. “Abi, biraz rahatladım, teşekkür ederim.” dedi ve gitti. Artık bir tesellisi vardı…-23% İndirim
₺130.00₺100.00gelirimle yaşarım sanan kadınlar
gerilimle yaşamaya alıştılar
şimdi ellerinde çocuklar
pazar pazar geziyorlar
akşamüstü döküntülerinde
gözlerini kaçırarak
senden benden1966 Anamur doğumlu… Mersin, Anamur ilçesi Kaşdişlen Köyü’nde doğdu. İlkokulu Köyünde, Ortaokulu ve liseyi Anamur’da okuduktan sonra 1990 yılında Diyarbakır Dicle Üniversitesi Coğrafya Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldu. Sınıf öğretmeni ve sonrasında Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak Mersin, Adıyaman ve Antalya’da çeşitli okullarda görev yaptı. Halen Anamur’da görevini sürdürmektedir. Öyküleri, Ütopya, Çorba, İmgelem Çocuk, BH Sanat, Dikili Ekin, Turunç, Patika Dergisi, Tmolos, Sarmal Çevrim, Üvercinka, Güz Sanat, Çınardibi, Mersin Sanat Edebiyat, Maki, Akatalpa, gibi kültür- edebiyat dergilerinde yayımlandı. 2011 Yılında Kelenderis Öykü Yarışması’nda ‘Sırrım Yüreğimde Patladı’ adlı öyküsü ile Aydıncık Belediyesi Teşvik Ödülü aldı. Edebiyatçılar Derneği üyesidir. Yazarın 2015 yılında ‘Sevgi Şiddetten Kaçarken’, 2016 yılında ‘’Terli Düş’’ adlı öykü kitapları, 2018 yılında ‘’Dünle Gelme Bana’’ adlı şiir kitabı Broy Yayınevi’nden, 2022 yılında ‘’Alkış Kıyamet’’ şiir kitabı Klaros Yayınevi’nden yayımlandı.
-26% İndirim
₺195.00₺145.00İnsan yaşadığı anın tanığıdır. Farkında olmasa da gelecek kuşaklar için görevini yerine getirir.
Bu dünyada ilelebet Pâyidar olacak olan İslâm’dır.
O davayı benimsemiş olan toplumun “Kızıl Elma’sıdır.”
“Cihangirlik ülküsüdür.”
Milleti İslâm’ın “Cihâd Aşkıdır.”
Yeryüzü, ülküsünü kazanmış toplumu ve bu toplumun liderini beklemektedir…
Gayretimiz;
Eğitim,
Ekonomi,
Savunma,
Hukuk ve Kültür başta olmak üzere tüm alanlarda,
Tam Bağımsız bir Türkiye’nin inşasında bir tuğla olabilmektir.-30% İndirim
₺195.00₺137.00Geçmiş yaşanmışlıktır, gelecek belirsizlik… Yaşanmışlıklarımızdan ders çıkarıp, tecrübelerimizi geleceğimizi belirlemede bir kılavuz olarak kullanabilirsek, belirsiz olan geleceğimizi planlayabiliriz… Ama geçmişten ders çıkarmazsak, aynı hataları tekrar eder dururuz… Ve genelde yeterince ders çıkaramadığımız içindir ki, İbn-i Haldun’un dediği gibi “Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer.”
Nasıl insanlar geçmişlerini aktarırken belirli süzgeçten geçiriyorlar, tarih yazıcılarının çoğu da o tür süzgeçler kullanırlar. O süzgeç, bazen ideoloji olur, bazen devletin çıkarı, bazen egemenlerin isteği… Aslında o tür süzgeçleri de hoş görebiliriz; yeter ki temel olgunun dayanağı belgeler tahrif edilmesin. Hani gazeteciler der ya: haber kutsal, yorum hürdür… Tarih yazıcılığında olayı doğru aktarmak şartıyla farklı yorumlar getirmek doğaldır. Olayları kendi görüşüne göre anlatabilmek için belgeleri görmezden gelmeyi de olağan görebiliriz… Maalesef tarihin gerçekleri kendi görüşleriyle uyuşmayınca belge karartan, belgeleri tahrif eden ve kendini tarihçi diye tanımlayan o kadar çok bezirgân var ki… O nedenle tarihi okuru gerçeğe ulaşmak için okudukları üzerinde düşünmek, olayları sorgulamak bir sorumluluk..
Tarihin Puslu Aynasından; tarih üzerine kafa yoran bir aydının olayları sorgulayan, geçmişten ders çıkarmaya çalışan yazılarından yapılan bir seçki…