14 Kitap Set | Ali Rıza Malkoç | 3.640 Sayfa
₺2,285.00 ₺1,600.00
Hukuk Aşkı (458)
Çalışma Atölyemiz (200 sayfa)
En Güzele Yürümek “Mihenk Taşı Düşünceler” (220 sayfa)
Adalet Sevdam Benim (184 Sayfa)
Ayağa Kalk Anadolu (210 Sayfa)
Özlem Yüklü Anıların İzinde (190 Sayfa)
Ayağa Kalk İnsanlık (140 Sayfa)
Hece Hece Şiir Dünyam (184 Sayfa)
Ayağa Kalk Adalet (414 Sayfa)
Aşı, Tohum ve Maya (142 Sayfa)
Ve İnsan Uyanınca (382 Sayfa)
Türküler Bizi Söyler Şarkılar Bizi Özler (354 Sayfa)
Özdeyişler (532 Sayfa)
Güzergah Arayışı (222 Sayfa)
İncelemeler
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
İlgili ürünler
-30% İndirim
₺190.00₺133.00Ayşe Topçu der ki;
Hayat telaşemiz içinde, rastladığımız küçük bir tebessüm, duyduğumuz bir kelime, bazen de söylenen bir cümle hayatımızın dönüm noktası olabilir.
Orhan Pamuk, “Yeni Hayat” kitabında “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” der.
Balzac “Bir kelimenin insan hayatını değiştirdiği çok görülmüştür” der.
Bu kitapta Türk atasözleri ve diğer milletlerin atalarından miras kalan kısa, özlü, faydalı sözler seçilerek derlenmiştir.
Bu kitabı okuduğunuzda; zihin dünyanız genişleyecek, hazır cevap yeteneğiniz gelişecek, geçmiş yaşanmışlıkların zengin düşünce ışıkları sizin de zihninizde yeni ışıklara ilham kaynağı olacak ve asla eskisi gibi olmayacaksınız.
Yani; hayatla ilgili dersinizi atasözlerinden almazsanız, hayat dersini bizzat kendisi verir. O da asla bedava vermez. Bazen biraz acı, bazen daha büyük zararlar verir. Benden söylemesi… : )
Bakın Atalarımız ne demiş?
“Nasihat tutmayanı müsibet tutar”
Peki diğer milletlerin ataları ne demiş?-30% İndirim
₺250.00₺175.00Konu itibariyle Şeyh Galib’in kendi iç yolculuğundan yola çıkarak kurguladığı tasavvuf ehlinin kâmil insan olma yolunda geçirdiği zorlu aşamaları ve kendini bulma çabalarını anlatan Hüsn ü Aşk, alegorik yapısı, olay içerisinde kahramanların değişim ve dönüşümlerinin ustaca verilişi, vakanın kronolojik bir yapı içerisinde sıralanışı, mekân unsurlarının insan psikolojisi üzerindeki etkilerinin göz ardı edilmemesi ve olay kronolojisine paralel olarak tasarlanmış zaman unsurlarının kullanılışı bakımından romanla büyük oranda benzerlik gösterir. Bu sebeple Hüsn ü Aşk, modern anlatı türlerinden olan romana dair teknik yöntemler kullanılarak incelenmesi gereken önemli bir eserdir.
Bu çalışma, modern romanımızın oluşumuna büyük katkılar sağlayan klasik edebiyatımıza ait mesnevi türünde yazılmış muhteşem bir eser olan Hüsn ü Aşk’ın sahip olduğu içerik ve teknik özelliklerin, başta roman olmak üzere modern anlatı türlerinde kullanılan anlatım tekniklerine hiç de uzak olmadığı gerçeğini ortaya koymak ve eserden hareketle roman ile mesneviler arasında incelenmeye değer bir ilişki olduğu gerçeğini seslendirmek amacıyla hazırlanmıştır.
-30% İndirim
₺280.00₺196.00Varlık ve hayatın en temel özelliği, sürekli ve sonsuz güzelliğe doğru evrimleşmesidir. Bu evrim ve gelişme sürecinin ana karakteri yazılımdır. 14 Milyar yıl önce bugünkü kâinatı netice verecek tarzda yazılım ve plan vardı. Önce madde çorba halinde idi. Sonra Fizik doğdu, sonra Kimya doğdu, sonra fizik ve metafizik ortası demek olan Biyoloji doğdu. Tevrat Tekvin, 2. bap, Fizik ve Kimya boyutunu cennetin normal ağaçları olarak anlatır. Ve cennetin ortasın da Allah (fizik ve metafizik ortasında) hayat ağacını (Biyolojiyi) yarattı diyor. Fakat bu hayat ağacından Âdemin: Soyutu bilen insanın yemesini yasak etti. Onun seks ve beden olarak değil de ruhani olarak yaşamasını istedi. Ama insan hep o ağaçtan yiyor. Sonra sorumluluk dünyasına atılıyor, yine ruhani bir varlık oluyor.
Ey hurafeleşmiş, denge ve ahlak ilkelerini bırakmış, dolayısıyla Kürtler gibi mazlum milletlere zulmeden dindarlara kızan ve gerçek manasında tam bir cennet olan varlık ve hayat alemini absürt ve anlamsız görmeye başlayan ve sonuçta hayatı kendilerine karanlık bir cehenneme dönüştüren aydın hemşehrilerim!… Üç şeyle bu hayat ve bilgi cennetini kazanabiliriz. A) Dilbilgisi, B) Fen Bilgisi, C) Özgür Düşünce.
Hayat sade ve basit olduğu gibi dinler de öyle binlerce hurafe değiller. Temel beş-on ilkeden oluşuyorlar. Ve dinler geçmişten daha çok geleceğe bakıyorlar. Mesela Musa, hukuk ve devlet demektir. Sosyal hayatın nehir gibi akması manasına gelir. İsa, ruhaniyet ve üst hukuk demek olan ahlak demektir. Bu olursa şeriata hiç gerek kalmıyor. Muhammed, İslam demektir. İslam başta iman ve bilim, kadın ve erkek, zengin ve fakir olmak üzere bütün zıtlıkları barıştırıp hayatı anlamlandırmak demektir. Fakat M. İkbal’in deyimiyle fiili materyalist ve cebriyeci olan Emeviler, karşı devrim yaptılar. Ali’nin İslam’ı tam yaşanmadı. (Ali Şeriati)
-14% İndirim
₺220.00₺190.00Bu çalışma, benim 25’inci kitabımdır. Daha önceki süreçte yayınlamış olduğum 24 eserde, birbirinden farklı fakat bütünlük arz eden konulara odaklandım. Bu konu ve alanlar ise; bilim, kültür, sanat, anı, deneme, roman, öykü, edebiyat, müzik, şiir, felsefe, mantık, sosyoloji, psikoloji, tarımsal ve endüstriyel üretim, genel hukuk, demokrasi ve adalet özlemi, yönetim bilimleri ve benzerleridir.
Her ne kadar anlatımlarımda kalite, planlama, AR-GE, üretim konularına değinsem de, yeni çalışmamda bu alanları özel olarak masaya yatırdım. “Zamanlama, planlama, iletişim, verimlilik, kalite ve iş ahlakı” her işin, görevin, sürecin olmazsa olmazıdır. Ve bu ögeler tüm eserlerimizin temelini oluşturmaktadır.
Eğitim faaliyetleri; bir toplumda önemli, yönlendirici ve öncü etken olsa da laboratuvar, kütüphane, atölye, ofis, fabrika ve tarlada geçirilen toplam zaman (iş gücü) o toplumun kalkınma düzeyinin göstergesi olacaktır.
Günümüzde mevcut yaygın inançlar, öğretiler, öneriler, düşünceler, ideolojiler, aidiyetler, birliktelikler, girişimler ve tüm alt kimlikler; kendi üye, bağlı ve bağımlılarına dahi huzur, güven, umut, sevgi ve refah düzeyini, arzu edilen nitelikte sağlamadığı gibi, kapsama ve etki alanlarının dışında gördükleri kitlelere de umut veremeyip, tedirginlik yaratmaktadırlar.
Peki öyleyse, bu kısır döngüden, çıkmaz sokaktan, zehirli atmosferden nasıl kurtulacağız?… İnsanlar için en doğal ve gerekli olan örgütlenme, dayanışma, birlikte hareket, eylem, yönetim ve özgürlük hakkını nasıl, hangi yöntemle sunacağız?… Herkes kendi köyünün muhtarı, kendi sarayının kralı mı olacak? İnsanları yalnızlığa mı yönlendireceğiz?
Bir insanın yetişme ve yaşam tarzı, beklentisi, inancı, düşüncesi, algısı, ilke ve değerler zinciri ne olursa olsun; eğer toplumda birlikte yaşam modeli sürdürülecekse, öncelikle özgürlük, güvenlik, adalet, üretim, şeffaflık, kanunilik, meşruiyet, paylaşım ve dayanışma alanlarında görüş birliği içinde olunması gerekiyor. Diğer detay, çeşitlilik ve farklılıklar ise bireylerin özel tercih ve yaşam alanlarıdır.
Marlo Morgan’ın, Aborjinler’in yaşamını anlatan “Bir çift Yürek”, Henry David Thoreau’ nun “Doğal Yaşam ve Başkaldırı” ve Şevket Süreyya Aydemir’in “Toprak Uyanırsa” adlı kitaplarında aktarılan yaşam tarzı gibi birebir aynı olamayız fakat adı geçen kitaplar dayanışma ruhu, üretim ve özgüven açısından ilham alınması gereken öğretiler içermektedir. refikler.com web sitesindeki üretim odaklı yaşam tarzı da umut, sevgi, heyecan, mutluluk düzeyinizi artıracaktır.
“MutluKöy” adlı romanımda ise daha farklı bir yaşam örneği kurguladım.
Özgürlük, adalet, güvenlik, sürdürülebilirlik ve fırsat eşitliği sağlandığında; her birey bilgi, birikim, edinim, kazanım ve donanımlarını, -sonuçlarını kabullenmek şartıyla- dilediği gibi tasarruf etmekte serbesttir.
İnsan öncelikle düşünen, araştıran, öğrenen, sonra geliştiren ve üreten konumda olmalıdır. Öğrenmeyen ve üretmeyenin de hiçbir yönetim mekanizmasında yer almaması gerekir. En adil, doğal, kalıcı, dengeli ve sürdürülebilir ilkesel duruş budur. Liyakat, ehliyet, üretkenlik açısından yetersiz, ahlak ve adaletten beslenememiş şahsiyetler; karar alıcı ve uygulayıcı konumda olmamaları gerektiğini düşünüyorum.
Üretime dönüşmeyen, üretimi teşvik etmeyen; tüm öğreti, düşünce, inanç, ilke ve aidiyetlerden uzak durulmalıdır.
Üretim, adalet, özgürlük, eşitlik, ahlak, sevgi ve aşkı bünyesinde barındıramayan, gündemi yalnızca herhangi bir “baş” olmaya odaklı duygu, düşünce ve inançların; yaşamımıza katabilecek neyi olabilir ki?…
Eserimden, inşaat mühendisleri ve mimarlar, plan ve proje üzerinde çalışanlar da mekân tasarımı konusunda faydalanabilirler. Gözden kaçan bir ayrıntının, telafisi sonradan çok maliyetli olmaktadır.
Bu çalışmamı, “Mutluköy” adlı doğal fütürist kurgu romanımın devamı ve diğer eserlerimin tamamlayıcısı olarak düşünebilirsiniz.
Gıda üretim tariflerinin de ilginizi çekeceğini umuyorum.
Koca evrende ve sıkıştırıldığımız dünya gezegeninde; menfaat çatışması, güç savaşı, doyumsuzluk ve kıskançlıkla kuyruklarımız birbirine değebiliyorsa; toplumlar ve bireyler arasında noksan kalan, yanlış olan bir şeyler var demektir. Her alanda üretim yapanların, hak ettikleri refah düzeyi, en üst seviyededir.
Üreten toplumlar güçlüdür, refah düzeyi yüksektir. Üretenin; savunma, koruyucu ve caydırıcı gücü vardır. Ve paylaşımı da adil yapabilmişse sosyal adaletle toplumsal dayanışmayı başarmış demektir.
Buradan hareketle; niçin, neyi, nasıl, ne kadar, nerede ve kiminle üretmemiz gerektiği sorularına cevap bulmaya çalıştık. Üretim verimliliği kadar, tüketim kültürü de önemlidir. Tasarruf, geri dönüşüm, bakım, tamirat, kalite, inovasyon, geliştirme ve süreç iyileştirme de ilgi alanlarımız dahilindedir.
İyi bir planlama yaptığımızda; atıklarımızın çok az bir kısmının çöp varili ve çöp kamyonuna atılacak nitelikte olduğunu keşfedeceğiz. Bulunduğumuz ortam ister bir konut, isterse bir işyeri olsun; üretim ve tüketim çeşitliliğine göre çok farklı atıklar oluşturmaktayız.
Atık ayrıştırma kategorileri genellikle: metal, pil, kâğıt, plastik, ahşap, yağ, cam, tehlikeli atık şeklinde olmaktadır.
Biz bunu daha bilinçli bir çalışmayla; “hayvan maması olabilecek atıklar, doğal gübre olabilecek atıklar, katı yakıt olacak atıklar, “dönüştürülemeyecek atıklar” şeklinde genişletebilirsek, dönüştürülemeyen atık kütlesi çok azalacak ve çöp kamyonları, çöp işleme istasyonları dolup taşmayacaktır.
İster yaşadığımız ev ortamı olsun, isterse çiftlik, otel, hastane, okul, tatil köyü, iş hanı benzeri bir yerleşim yerinde bulunalım; üretim, tamirat, tadilat, iyileştirme ve bakım hizmetleri için bir çalışma atölyesine ihtiyacımız olacaktır. Konum, görev, üretim şekline göre bu atölyemizin donanımları ve birimleri değişiklik arz edecektir.
Bu kitabımızda temel noktaları ele alıp, diğer tercih ve seçenekleri sizlere bırakıyoruz. Kitabın kapağındaki takım asma panosu; bu süreçte düzenlemiş olduğum çalışma atölyesinden fotoğraflanmıştır.
Anlatımlarımızda, üretim teknikleri ve formülleri vermek yerine; iş ahlakı, zamanlama, verimlilik, fonksiyonellik, planlama, geri dönüşüm teknikleri konularında ilke ve ipuçları vermeye çalıştık. Öneri ve yorumlarınız, yeni baskılara güç verecektir.
Ayrıca kitabımızda üretim, uygulama, tamirat, tadilat, AR-GE konularında deneyiminizi artırabileceğiniz video eğitim ve uygulama linkleri listelenmiştir.
Ve artık sözü kitaba bırakıyorum. “Yalanlamak ve reddetmek için okuma! İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak, düşünmek ve üretmek için oku!.. Francis Bacon” Sözü her şeyi özetliyor ve yol haritamızı gösteriyor aslında.
Kitabımı inceleyerek öneriler sunan, bir sunuş yazısıyla onurlandıran, Sayın Doç. Dr. Halil Murat Ünver hocamıza en teşekkür ederim. Üretimde buluşan, çalışmaya aşı

Henüz inceleme yapılmadı.