Açıklama
Baskı Tarihi | Temmuz 2024 | Baskı Boyutu | 13,50 x 19,50 cm |
---|---|---|---|
Baskı Sayısı | 1. Baskı | Kağıt Cinsi | 2. Hamur |
Cilt Tipi | Ciltsiz | Çevirmen | |
Sayfa Sayısı | 200 | Yayın Dili | Türkçe |
₺220.00 ₺190.00
Bu çalışma, benim 25’inci kitabımdır. Daha önceki süreçte yayınlamış olduğum 24 eserde, birbirinden farklı fakat bütünlük arz eden konulara odaklandım. Bu konu ve alanlar ise; bilim, kültür, sanat, anı, deneme, roman, öykü, edebiyat, müzik, şiir, felsefe, mantık, sosyoloji, psikoloji, tarımsal ve endüstriyel üretim, genel hukuk, demokrasi ve adalet özlemi, yönetim bilimleri ve benzerleridir.
Her ne kadar anlatımlarımda kalite, planlama, AR-GE, üretim konularına değinsem de, yeni çalışmamda bu alanları özel olarak masaya yatırdım. “Zamanlama, planlama, iletişim, verimlilik, kalite ve iş ahlakı” her işin, görevin, sürecin olmazsa olmazıdır. Ve bu ögeler tüm eserlerimizin temelini oluşturmaktadır.
Eğitim faaliyetleri; bir toplumda önemli, yönlendirici ve öncü etken olsa da laboratuvar, kütüphane, atölye, ofis, fabrika ve tarlada geçirilen toplam zaman (iş gücü) o toplumun kalkınma düzeyinin göstergesi olacaktır.
Günümüzde mevcut yaygın inançlar, öğretiler, öneriler, düşünceler, ideolojiler, aidiyetler, birliktelikler, girişimler ve tüm alt kimlikler; kendi üye, bağlı ve bağımlılarına dahi huzur, güven, umut, sevgi ve refah düzeyini, arzu edilen nitelikte sağlamadığı gibi, kapsama ve etki alanlarının dışında gördükleri kitlelere de umut veremeyip, tedirginlik yaratmaktadırlar.
Peki öyleyse, bu kısır döngüden, çıkmaz sokaktan, zehirli atmosferden nasıl kurtulacağız?… İnsanlar için en doğal ve gerekli olan örgütlenme, dayanışma, birlikte hareket, eylem, yönetim ve özgürlük hakkını nasıl, hangi yöntemle sunacağız?… Herkes kendi köyünün muhtarı, kendi sarayının kralı mı olacak? İnsanları yalnızlığa mı yönlendireceğiz?
Bir insanın yetişme ve yaşam tarzı, beklentisi, inancı, düşüncesi, algısı, ilke ve değerler zinciri ne olursa olsun; eğer toplumda birlikte yaşam modeli sürdürülecekse, öncelikle özgürlük, güvenlik, adalet, üretim, şeffaflık, kanunilik, meşruiyet, paylaşım ve dayanışma alanlarında görüş birliği içinde olunması gerekiyor. Diğer detay, çeşitlilik ve farklılıklar ise bireylerin özel tercih ve yaşam alanlarıdır.
Marlo Morgan’ın, Aborjinler’in yaşamını anlatan “Bir çift Yürek”, Henry David Thoreau’ nun “Doğal Yaşam ve Başkaldırı” ve Şevket Süreyya Aydemir’in “Toprak Uyanırsa” adlı kitaplarında aktarılan yaşam tarzı gibi birebir aynı olamayız fakat adı geçen kitaplar dayanışma ruhu, üretim ve özgüven açısından ilham alınması gereken öğretiler içermektedir. refikler.com web sitesindeki üretim odaklı yaşam tarzı da umut, sevgi, heyecan, mutluluk düzeyinizi artıracaktır.
“MutluKöy” adlı romanımda ise daha farklı bir yaşam örneği kurguladım.
Özgürlük, adalet, güvenlik, sürdürülebilirlik ve fırsat eşitliği sağlandığında; her birey bilgi, birikim, edinim, kazanım ve donanımlarını, -sonuçlarını kabullenmek şartıyla- dilediği gibi tasarruf etmekte serbesttir.
İnsan öncelikle düşünen, araştıran, öğrenen, sonra geliştiren ve üreten konumda olmalıdır. Öğrenmeyen ve üretmeyenin de hiçbir yönetim mekanizmasında yer almaması gerekir. En adil, doğal, kalıcı, dengeli ve sürdürülebilir ilkesel duruş budur. Liyakat, ehliyet, üretkenlik açısından yetersiz, ahlak ve adaletten beslenememiş şahsiyetler; karar alıcı ve uygulayıcı konumda olmamaları gerektiğini düşünüyorum.
Üretime dönüşmeyen, üretimi teşvik etmeyen; tüm öğreti, düşünce, inanç, ilke ve aidiyetlerden uzak durulmalıdır.
Üretim, adalet, özgürlük, eşitlik, ahlak, sevgi ve aşkı bünyesinde barındıramayan, gündemi yalnızca herhangi bir “baş” olmaya odaklı duygu, düşünce ve inançların; yaşamımıza katabilecek neyi olabilir ki?…
Eserimden, inşaat mühendisleri ve mimarlar, plan ve proje üzerinde çalışanlar da mekân tasarımı konusunda faydalanabilirler. Gözden kaçan bir ayrıntının, telafisi sonradan çok maliyetli olmaktadır.
Bu çalışmamı, “Mutluköy” adlı doğal fütürist kurgu romanımın devamı ve diğer eserlerimin tamamlayıcısı olarak düşünebilirsiniz.
Gıda üretim tariflerinin de ilginizi çekeceğini umuyorum.
Koca evrende ve sıkıştırıldığımız dünya gezegeninde; menfaat çatışması, güç savaşı, doyumsuzluk ve kıskançlıkla kuyruklarımız birbirine değebiliyorsa; toplumlar ve bireyler arasında noksan kalan, yanlış olan bir şeyler var demektir. Her alanda üretim yapanların, hak ettikleri refah düzeyi, en üst seviyededir.
Üreten toplumlar güçlüdür, refah düzeyi yüksektir. Üretenin; savunma, koruyucu ve caydırıcı gücü vardır. Ve paylaşımı da adil yapabilmişse sosyal adaletle toplumsal dayanışmayı başarmış demektir.
Buradan hareketle; niçin, neyi, nasıl, ne kadar, nerede ve kiminle üretmemiz gerektiği sorularına cevap bulmaya çalıştık. Üretim verimliliği kadar, tüketim kültürü de önemlidir. Tasarruf, geri dönüşüm, bakım, tamirat, kalite, inovasyon, geliştirme ve süreç iyileştirme de ilgi alanlarımız dahilindedir.
İyi bir planlama yaptığımızda; atıklarımızın çok az bir kısmının çöp varili ve çöp kamyonuna atılacak nitelikte olduğunu keşfedeceğiz. Bulunduğumuz ortam ister bir konut, isterse bir işyeri olsun; üretim ve tüketim çeşitliliğine göre çok farklı atıklar oluşturmaktayız.
Atık ayrıştırma kategorileri genellikle: metal, pil, kâğıt, plastik, ahşap, yağ, cam, tehlikeli atık şeklinde olmaktadır.
Biz bunu daha bilinçli bir çalışmayla; “hayvan maması olabilecek atıklar, doğal gübre olabilecek atıklar, katı yakıt olacak atıklar, “dönüştürülemeyecek atıklar” şeklinde genişletebilirsek, dönüştürülemeyen atık kütlesi çok azalacak ve çöp kamyonları, çöp işleme istasyonları dolup taşmayacaktır.
İster yaşadığımız ev ortamı olsun, isterse çiftlik, otel, hastane, okul, tatil köyü, iş hanı benzeri bir yerleşim yerinde bulunalım; üretim, tamirat, tadilat, iyileştirme ve bakım hizmetleri için bir çalışma atölyesine ihtiyacımız olacaktır. Konum, görev, üretim şekline göre bu atölyemizin donanımları ve birimleri değişiklik arz edecektir.
Bu kitabımızda temel noktaları ele alıp, diğer tercih ve seçenekleri sizlere bırakıyoruz. Kitabın kapağındaki takım asma panosu; bu süreçte düzenlemiş olduğum çalışma atölyesinden fotoğraflanmıştır.
Anlatımlarımızda, üretim teknikleri ve formülleri vermek yerine; iş ahlakı, zamanlama, verimlilik, fonksiyonellik, planlama, geri dönüşüm teknikleri konularında ilke ve ipuçları vermeye çalıştık. Öneri ve yorumlarınız, yeni baskılara güç verecektir.
Ayrıca kitabımızda üretim, uygulama, tamirat, tadilat, AR-GE konularında deneyiminizi artırabileceğiniz video eğitim ve uygulama linkleri listelenmiştir.
Ve artık sözü kitaba bırakıyorum. “Yalanlamak ve reddetmek için okuma! İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak, düşünmek ve üretmek için oku!.. Francis Bacon” Sözü her şeyi özetliyor ve yol haritamızı gösteriyor aslında.
Kitabımı inceleyerek öneriler sunan, bir sunuş yazısıyla onurlandıran, Sayın Doç. Dr. Halil Murat Ünver hocamıza en teşekkür ederim. Üretimde buluşan, çalışmaya aşı
Baskı Tarihi | Temmuz 2024 | Baskı Boyutu | 13,50 x 19,50 cm |
---|---|---|---|
Baskı Sayısı | 1. Baskı | Kağıt Cinsi | 2. Hamur |
Cilt Tipi | Ciltsiz | Çevirmen | |
Sayfa Sayısı | 200 | Yayın Dili | Türkçe |
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
“Edebiyat gönül sazıdır. Beşinci sanattır. İçinizin kâğıda yansımasıdır. Nasıl ki yaşamaktan, mutluluktan ve çalışmaktan vazgeçemiyorsak edebiyat da vazgeçilmezdir. Gönüller arası köprü kurmaktır. Sohbetin belki de en tatlısıdır. Hiç tanımadığınız insanların kalbine dokunmaktır. ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılında İz Bırakan Kalemler Antolojisine’ katkı sunan ‘Ön Söz’ yazısı için Değerli Yazar Ayşe ERBULAK’ a, ‘Son Söz’ yazısı için Değerli Aşk Yazarı Mustafa ÇİFCİ’ ye ve eserleriyle yer alan değerli şair ve yazarlarımıza çok teşekkür ederiz.”
Eğitimci Yazar İnci YILMAZ ŞİMŞEK, Ödüllü Yazar ve Şair Betül FIRAT
Alaeddin İkican, Ali Yurtseven, Asya Nur Şener, Ayşe Baran Zenginoğlu, Ayşe Nur Deniz, Banu Katırcıoğlu, Dr. Barbaros İrdelmen, Bayhan Bakdur, Betül Fırat, Buket Akbulut, Canan Yaşar, Casim Babaoğlu, Cavide Topçu, Çiğdem Dengiz, Çiğdem Güvendi Hasekioğlu, Dilaver Karagöz, Elena Mantu, Elif İpek Bilek, Emel Başer, Emine Gürtoprak Özdilek, Enver Karahan, Eslem Demir, Faik Bozkurt, Fikret Onay, Filiz Ergün, Fuat Yüksel, Güner Bıldırcın, Güray Gökkaya, Gürsel İleri, Halide Halid, Hatice Opak Bilgin, Hüseyin Mert Turan, İbrahim Koser, İnanç Özgen, İnci Yılmaz Şimşek, İsmail Akşit, İzzet Özpolat, Kadir Cangal, Medine Dinçer, Mehmet Yetek, Mehmet Zeki Erkozan, Melis Bektaş, Meltem Şen Ferhat, Mert Can, Murat Kılıç, Mustafa Çelebi Çetinkaya, Mustafa Çifci, Mustafa Söğüt, Necile İçmeli, Nefise Serra, Nermin Güday Kaçar, Nuray Karadağ, Nurcan Balıbey, Orhan Özer, Osman Kurt, Recai Küllü, Recep Fırat, Remzi Özkan, Serdar Sarıoğlu, Sevda Ceylan, Sevgi Karanfiler, Sevil Sevil, Dr. Sibel Çelikel, Sibel Karagöz, Sinan Alataş, Sinan Sürmeli, Songül Güngör, Şahap Adıgüzel, Şermin Erkal, Şükran Demirhan, Tuğçe Yerdelen, Turan Ekinci, Yakup Silay, Yasemin Talaz Bayraktaroğlu, Yaşar Aydınlık, Yılmaz Taşdelen ve Zehra Sayın adlı yazar ve şairlerin eserleri yer almaktadır.
Atalarımızın “Damlaya damlaya göl olur” sözlerinde işaret ettikleri gibi bu kitap, son üç yılda sosyal medyada damla damla paylaştığım makale yazılarımdan oluşmaktadır. İçeriğinde dinî, ahlaki ve toplumla ilgili konularda, hayata dair birçok makalelerim bulunmaktadır. Hepsi yazıldığı tarihte güncel bulduğum konular üzerinedir. Hiçbiri hayal ürünü olarak kurgulanmış değildir.
İnancıma göre, din adına anlattıklarımız hayatın içinden değilse, onu ahretliklerden başkası dinlemez. Din hizmetinde 43 yıllık aktif görev süremde ve şimdi emekliliğimde yazılı ve sözlü olarak anlattığım bütün konularda bu husus düsturum olmuştur. Böyle bir anlayışla yazdığım bu kitabımın içeriğini sadece ‘dinî’ olarak algılamak tam isabetli bir yaklaşım olmaz. Bu kitap dine ve dünyaya dair hayatın her alanından konuları içermektedir.
Sözünü ettiğim düstur ile aynı kapsamda 2015 yılında yayınladığım, hayata dair kısa ve özlü 2262 veciz sözlerimi içeren “Kelam-ı Kemal” adlı 1. kitabımın arka kapağında
okurlarıma, bundan sonraki ikinci kitabımın, “makale yazılarımı içereceği” sözünü vermiştim.
“Kemal’in Yazıları” anlamında ‘Kitabet-i Kemal’ adını taşıyan bu kitabımla verdiğim sözümü gerçekleştirmeyi bana nasip eden Yüce Allah’a sonsuz hamd ve senalar ediyorum. İnşallah üçüncü kitabımı da gerçekleştirmek nasip olur.
Bu kitabımı, kutsal dinî mesleğimi seçmemde büyük arzuları ve ısrarlı teşvikleri olan rahmetli anne ve babama “ithaf” ediyorum. Hazırlanışında ve her zaman yanımda en büyük yardımcım olan sevgili eşime de teşekkür ediyorum.
Gayret bizden, muvaffakiyet Rabbimizdendir.
“Beşikten mezara Anamur ve Bozyazı’da Doğum, Evlenme ve Ölüm Gelenekleri” adlı bu çalışma, çok uzun bir tarihi geçmişe sahip olan Anamur ve Bozyazı’nın doğum, evlenme ve ölüm gibi geçiş dönemlerini, halk bilimi unsurlarını, inanışlarını ve uygulamalarını tespit etmek ve tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır.
Günümüzde bazı kentlerde, o kentin tarihi ve kültürel değerleriyle ilgili çeşitli eserlerin yayımlanarak bir “Kent Kitaplığı” oluşturma çabalarını görüyoruz. Halkbilimciler, bir şehrin kültür dokusunu anlayabilmek için önce halk kültürü araştırmalarına bakılması gerektiğini vurgularlar.
Türk halk kültürü ürünleri, başta kitle iletişim araçları olmak üzere, teknolojinin getirdiği olumsuz etkilerle unutulma ve yok olma sürecine girmiştir. Süreçten en çok etkilenen de somut olmayan kültürel miras ürünlerimiz olmuş, nesilden nesle aktarım zinciri bozulmuş, adeta hafızalara hapsolmuştur. Bunların hafızalardan silinmeden ve yaşayanlarla birlikte mezara gitmeden, gelecek kuşaklara aktarılması için derlenip yazılı ortama aktarılması gerekmektedir. Bu bağlamda Anamur ve Bozyazı’da unutulmaya yüz tutmuş olan doğum, evlenme ve ölüm gibi geçiş dönemlerine ait inanış ve uygulamalar ile sözlü kültür ürünleri derlenmiş, Türk halk kültürünün hizmetini sunulmuştur.
Henüz inceleme yapılmadı.