Açıklama
| Baskı Tarihi | Haziran 2022 | Baskı Boyutu | 13,50 x 21,00 cm |
|---|---|---|---|
| Baskı Sayısı | 2. Baskı | Kağıt Cinsi | 2. Hamur |
| Cilt Tipi | Ciltsiz | Çevirmen | |
| Sayfa Sayısı | 177 | Yayın Dili | Türkçe |
₺100.00 ₺60.00
Edebi metinler salt kurgudan ibaret değillerdir. Onlar barındıkları kurgunun altında toplumda meydana gelen sorunlar da yer verirler. Böylelikle her roman sosyolojik bir hüviyete sahiptir esasında.
İşte İnci Yılmaz Şimşek’in birbirinden nadide öykülerini barındırdığı bu kitap da bu hüviyete nail olan eserlerdendir. Çünkü Şimşek her öyküsünde akıcı bir üslupla kadınerkek ilişkisi, benlik problemi, özentilik, görgüsüzlük gibi toplumumuzun kanayan yaralarına temas etmekte ve âdeta bir fotoğrafını çekmektedir.
| Baskı Tarihi | Haziran 2022 | Baskı Boyutu | 13,50 x 21,00 cm |
|---|---|---|---|
| Baskı Sayısı | 2. Baskı | Kağıt Cinsi | 2. Hamur |
| Cilt Tipi | Ciltsiz | Çevirmen | |
| Sayfa Sayısı | 177 | Yayın Dili | Türkçe |
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
-35% İndirimÇalan zile gittiğimde genç bir bayan elindeki sigarasını öfkeyle yere atıp, sert bir şekilde arabaya bindi. Durumu iyi gözükmüyordu.
“İyi misiniz?” diye sordum. Biraz cevap vermedi ve sonra “Nişanlım beni terk etti.” dedi.
“Ne zaman?” diye sordum “Şimdi, şu an nişanlım beni terk etti.”
Bayanın psikolojisi hiç iyi gözükmüyordu. Eşimin tabiriyle “burnumu sokma zamanı” idi.
Kaç yıldır nişanlı olduklarını sordum “2-3 yıl gibi bir şey” dedi.
“Niçin terk etti?” dedim;
“Başkasını bulmuş.” dedi.
“Sizinle niçin bu süreçte nişanlı kalmış?” dedim,
“Gönül eğlendirmek için.” dedi.
Bu durumdaki birisine yardım etmeliydim. Duygularına tercüman olarak onun duygularını anladığımı ona gösterip sonra da onun teselli olabileceği şeyleri hatırlatmalıydım.
Bir iki dakika düşündükten sonra bayana:
“Hakikaten çok kötü bir durum, şimdi ailenize ne diyeceksiniz, arkadaşlarınıza ne diyeceksiniz, çevrenize ne diyeceksiniz?” dedim ve bayan hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Onun ağlamasına biraz izin verdikten sonra Ona: “Yarın gidin bir şükür kurbanı kesin.” dedim. Afallamıştı. O nişanlısı tarafından terk edilmiş, bir “şoför parçası” ona bundan dolayı kurban kesmesini söylüyordu.
Öfkeli ve meraklı bir ses tonuyla “Neden kurban kesecekmişim?” diye sordu.
“Böyle bir adamdan kurtulduğunuz için kurban kesmelisiniz ya evlendikten sonra, sizi kucağınızda çocukla terk etseydi daha mı iyi olurdu?” dedim.
Kadın biraz düşündü. Ben aynı minval üzere biraz daha konuştum. Araçtan inerken havası değişmiş daha olumlu düşünceleri ses tonuna yansımıştı. “Abi, biraz rahatladım, teşekkür ederim.” dedi ve gitti. Artık bir tesellisi vardı…
-25% İndirim“Dizlerimin feri, gözlerimin nuru hatunum, narçiçeğikızımız Ayperi büyümüş.”
“Ferace giydirelim, rüştüne erdi.”
Benginaz Hatun, kaç zamandır bugünlerin telaşındaydı, kocasının duymayan tarafında söylendi:
“Hey benim ağam, kızımız büyümesine büyüdü de biz büyüyemedik. Hani kızın ipek feracesi? Ulu kervan yollarının üstüne konduk diye pek yiğitleniyordun, ne oldu? Hani nerede kaldı senin ipek kervanları? İpek kervanı da ne ki, kaç yarınlar dün oldu, dirliğimize yolunu şaşırmış bir bezirgân uğramadı. Bu gidişle, ipek ferace şöyle dursun, kızın çeyizine el kadar ipek mendil koyamayız. Sahipsiz yurdun gönüllü muhafızı avanak Türkmen, bu akılla sen daha çok ipek kervanı beklersin…”
Mustan Bey, kadının zihninden geçenleri gözlerinden
okudu:
“Sen hep mor renklisini istiyordun ya, ak çadırdaki balyayı aç, feraceler yazma bohçanın içinde, beğendiğini giyinsin kızımız, biri de senin.”
“Ne zaman geldi Mustan, dünkü misafirler mi getirdi?”
“Ben hatunumu üzer miyim, kuşların kanadında getirttim.”
-25% İndirim“Hangi güzeli gönlümden geçirdiysem bakıp gördüm ki hep kendi rahatlarına beni yontmaya çalıştılar. Bana gönül gözüyle bakmadılar. Fakirlerin komşu yanında geçmez akçe kadar değeri yoktur. Bir kısım fakirler de baylılara hoşgişi geçmek için önlerinde her gün sayısız defa takla atıyorlar. Yüreğin; dağ kadar yüce, gönlün okyanuslar gibi engin ve berrak, yayla suyu gibi bereketli olsa bile kıymeti harbiyesi yoktur. Cebinde paran, yaylaklarda sürülerin ve kapında binitin yoksa dönüp yüzüne bakanın olmaz. Ha bu şikâyet mi? Kendi nefsim için hayır. Bunlarım olsun istemiyorum. Bunun yanında sen de biliyorsun ya kimseye boyun eğmiyorum. Bu delilik benim yazgımda var. Zalimlerin karşısında eğilmediğim için de beni kimse sevmez.” “Böyle delişmen yaşantın sana ne kazandırdı?” “Kazanç-kayıp derdinde değilim. Yalakalık, yağcılık bilmem. Her şeyim harbidir.” “Savını doğruluyorum. İnsana değer vermeyenin sevgi ve muhabbetine ihtiyacın mı var? Sana karşı yalandan sevgi gösterenlerin aldatmasına güvenme. Sen, gariplerin yanında sevgili ol yeter. Muhannet kul bugün bir parça ekmek verir, yarın başına kakar. Yiğit yüreklisin, onların soğuk şerbetini içmektense ciğerin kebaba dönsün bence bundan iyidir.” Nereye baksa yalnızlık ve hüzün doluydu. Söylenenler zihninde uğuldarken yılları kiminle paylaşacağını düşünecek durumda değildi. İçinden çıkamadığı olumsuzlukları nereye göndereceğini şaşırmış vaziyette kalabalığa karıştı. Tek başınaydı bunca telaşlı insanların içinde; kimi var ki ona sığınsın, onu kabullensin
-26% İndirim“Bu muhteşem medeniyet şimdi yeniden diriliş hamlesinde. Adeta yer hizasından gövdesi kesilen azametli bir çınar gibi, etrafından filizler vermekte ve yeşermekte. Bu uyanışa emek vermek, bütün insanlığa sahip çıkmak demek… Çünkü insanlık, eşi görülmemiş bir manevi bataklıkta debelenmekte… Bu acınası felaketi de medeniyet sanmakta. İşte evrensel dehşeti görüp ben de varım diyerek karınca kararınca meydana çıkanlar var. Ya da bir serçe yavrusu gibi ağzındaki bir damla su ile imdada koşanlar… İşte onlardan biri Devran Sinanoğlu… Gönlünü ve gözünü önümüze dikmiş… Yatırı çok ama hakiki yazarı az olan ülkemizde, irfan kültürümüze eğilmiş. Neticesiişte elinizde… Gönlüne bereket. Başarısının devamını dilerim”
Eğitimci & Yazar Vehbi Vakkasoğlu
“Şehirlerin zenginliğinden yararlanarak, ortaya yepyeni zengin anlatımlar çıkarma başarısını edebiyatçı yazarlar göstermişlerdir. Genç edebiyatçılarımızdan Devran Sinanoğlu’nun “Sur Halkı Kralı” adlı kitabında ortaya konulan, işte bu başarının yeni ve güzel bir örneğidir. Sinanoğlu, yazılı tarih ve halk söylencelerinden yola çıkarak güzel öykü örneklemeleri ortaya koyarken, oldukça takdire değer bir anlatım dili de geliştirmiş, ilginç öykü tipleri çizmiş; bu çarpıcı anlatımını güzel bir Türkçeyle, özenle seçtiği sözcüklerle süsleyebilmiştir. Sinanoğlu, böylece edebiyatımıza güzel ve yararlı yeni bir eser kazandırmıştır. Yürekten kutluyorum, yolun açık olsun Devran Sinanoğlu”
Yazar & Şair İhsan Işık
“Hayatta dair anlamlı, yaşanmış ya da unutulmuş tarihi hikayelerin en çarpıcı detaylarını güçlü edebi yönüyle vurgulamakla kalmamış bir manzume tadında sonuçlarıyla bizleri hayretler içerisinde bırakan ders niteliğinde, düşünceleri şekillendiren ve bir o kadar da pratik zekanın devreye girdiği ve birçok soruna dair cevapların da verildiği örnekleri içeren, özgün hikayeci anlatımıyla oldukça etkileyici bir eser. Devran Sinanoğlu kalemine sağlık.”
Eğitimci & Yazar Filiz Aküzüm



Henüz inceleme yapılmadı.