Açıklama
Baskı Tarihi | Mayıs 2023 | Baskı Boyutu | 13,50 x 21,00 cm |
---|---|---|---|
Baskı Sayısı | 2. Baskı | Kağıt Cinsi | 2. Hamur |
Cilt Tipi | Ciltsiz | Çevirmen | |
Sayfa Sayısı | 116 | Yayın Dili | Türkçe |
Baskı Tarihi | Mayıs 2023 | Baskı Boyutu | 13,50 x 21,00 cm |
---|---|---|---|
Baskı Sayısı | 2. Baskı | Kağıt Cinsi | 2. Hamur |
Cilt Tipi | Ciltsiz | Çevirmen | |
Sayfa Sayısı | 116 | Yayın Dili | Türkçe |
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
“Kıbrıs Darbesi”, Yunanistan tarafından gerçekleştirilmiştir ve Makarios’un tanımıyla Yunanistan’ın Kıbrıs’ı İstilâ teşebbüsüdür.
Yunan Darbesi, Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekâtı ile Ada’ya askerî müdahalesine sebep olmuştur. Sonrasında yaşanan süreç, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne kadar uzanmıştır. Neden – Sonuç silsilesinden yola çıkılacak olursa, bugün Kıbrıs’ta varlığını devam ettiren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasına, “Kıbrıs Darbesi” vesile olmuştur denilebilir. Bu yönüyle çok önemli bir olaydır.
Elinizde bulunan bu kitapta, Yunanistan’ın Kıbrıs Darbesi’ne uzanan süreç, bu süreçte rol alan aktörler, üstlendikleri sorumluluklar, olaylar, nedenler, darbe hazırlığı, darbe safahatında yaşanan gelişmeler ile darbe sürecinin son bulması, incelenmeye çalışılmıştır.
Faydalı olması dileğiyle…
Soğuk Savaş dönemi süresince Sovyetler Birliği’ne yakın bir profil izleyen Suriye, hiçbir zaman tam anlamıyla Sovyet Bloğunun koşulsuz şartsız bir üyesi haline gelmemişti. Pragmatist kişiliğe sahip olmasıyla bilinen Hafız Esad’ın SSCB ile kurduğu ilişki karşılıklı ulusal çıkarların üzerine inşa edilmiş bir ilişki olarak göze çarpmaktaydı. Soğuk Savaş döneminde çift kutuplu bir dünya düzeninde yaşıyor olmayı avantaja çevirebilen Esad yönetimi, ABD ile yakın ilişkiler kurmakta zorlandığı hatta ilişkide zaman zaman uç noktalara gittiği de bilindiğinden Suriye iki süper güç arasında denge politikası izlemeye çalışmaktaydı. İsrail karşıtlığının da vermiş olduğu rahatlıkla Sovyetler Birliği ile daha yakın ilişkiler kuran Hafız Esad, ABD ile de ilişkilerin tamamen kopma noktasına gelmemesi için yoğun çaba sarf etmekteydi. Hafız Esad, Sovyetler Birliği’nin çöküşüne kadar olan dönemde farklı uluslararası ilişkilerdeki dengelerin yeniden belirlendiği Soğuk Savaş sonrası dönemde ise çok daha başka bir politika izleyecekti. 1990lı yılların başında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte tek güçlü müttefikini de kaybeden Suriye, dış politikada ciddi anlamda yalnızlaşmaya başlamıştı. 1991 Körfez Savaşı Hafız Esad için bir dönüm noktası olmuş Batı karşıtlığını zaman zaman Batı yanlısı bir politikaya çevirmeye çalışmıştır.
Yüzlerce yıl Roma ve Bizans hâkimiyetinde kalmış olan Drama’nın tarihinin Makedonya Krallığı dönemine kadar dayandığı kabul edilmektedir. Bölgede 1356’da başlayan Sırp yönetimi 1371’e kadar sürmüştür. Bundan sonra kısa bir süre tekrar Bizans hâkimiyetinde kalan bölge, 1382’de Osmanlı yönetimi altına girmiştir. Kısa bir süre sonra ise Anadolu’dan Drama’ya Türk göçü başlatılmıştır. XV. yüzyıl ortalarında Drama’da 54 hanelik Müslüman nüfusa karşılık 152 hane Hıristiyan nüfus mevcuttur. 1487’de ise Drama’da yaklaşık 400 Müslüman, 700 Hıristiyan yaşamaktadır. Drama’nın nüfusu, XVI. yüzyılın sonlarında 1500 kişiyi, XVII. yüzyılın ortalarında ise 3000 kişiyi bulmuştur. 1909 yılına gelindiğinde ise Drama sancağında 11.809 Hıristiyan, 66.134 Müslüman erkek nüfus mevcuttur.
XIX. yüzyılda, Drama’nın merkez kazasına bağlı mahalle ve köylerde sayı olarak birinci sırada olan Müslümanlardan sonra Rumlar ve Bulgarlar gelmektedir. Osmanlı Devleti’nin azınlık isyanları ve Rus işgalleri sonucunda Balkan topraklarından çekildiği süreçte Drama, Rumların ve Bulgarların çıkardığı olaylara sahne olmuştur. Her iki topluluk için bölgede sahip oldukları nüfus, güçlü bir dayanak ve ümit kaynağı olmuştur.
Drama’ya bağlı mahalle ve köylerin nüfus durumunu gösteren 1830, 1838 ve 1843 tarihli defterler mevcuttur. Çalışmamızda 1838 yılı verilerini içeren, Müslüman yerleşimlerdeki erkek nüfusun kaydının tutulduğu 4549 ve 4550 numaralı defterleri tercih ettik. Defterlerin ilk sayfalarına sayımı yapılan mahalle ve köylerin isimlerini içeren fihristler konulmuştur. Bir sayfaya azami, her sıraya beş kişi gelecek şekilde yedi sıra işlenmiştir. Kişiler için sıra numarası verilse de hanelerin ayırt edilmesini kolaylaştıracak numaralar verilmemiştir. Daha sonra eklenmesi düşünülen açıklamalar için olsa gerek, sıraların arası, bir sıra daha yazılabilecek şekilde açık bırakılmıştır. Üzerinde çalıştığımız defterler, muhtemelen, önceden yazılmış nüshaların temize çekilmiş halidir. Çünkü defterlerde, karalamalar ve düzeltmeler “yok” denecek kadar azdır.
Drama, I. Balkan Savaşı esnasında Bulgarlar tarafından işgal edilmiştir. Fakat savaş sonrasında, Bükreş Antlaşması’yla (Ağustos 1913) bölge Yunanistan’a bırakılmıştır. Yaklaşık on yıl kadar Yunanistan yönetiminde yaşayan Drama Müslümanları, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’nın mübadeleyle ilgili hükmü gereğince, Türkiye’ye göç etmiştir.
Bir yazar tarafından Mustafa Kemal’in 12 Haziran 1919 günü Amasya’ya geldiği yazılmış, bu bilginin yıllarca gerçek olduğu kabul edilmiştir. Bununla birlikte Amasya ili 12 Haziran gününü Mustafa Kemal’in Amasya’ya geliş günü olarak kutlamaya başlamıştır. Tarihçilerimiz de bu olayla ilgili gerçek bilgileri yazmamış ya da yazma gereği duymamıştır. Aslında Mustafa Kemal, 13 Haziran 1919 Cuma günü sabah saat 8.30’da Havza’dan hareket ederek ikindi ezanı okunurken saat 17.00 civarında Amasya’ya varmıştır. Hatta Mustafa Kemal’in o günkü cuma hutbesini dinlemediği hâlde dinlediğini söyleyenler de ortaya çıkmıştır. Bu kitabın yazarı tarih okurlarına bu yalanları yazıp durmanın anlamsız olduğunu ifade etmek istemiştir. Ayrıca Amasya resmî makamlarına Mustafa Kemal’in Amasya’ya gelişi münasebetiyle düzenlenen kutlamaların bir gün önce yapıldığı kaynaklarla anlatılmaya çalışılmış ve bu yanlışın akademisyenlere danışılarak düzeltilebileceği kendilerine nazikçe söylenmiştir. Ancak ilgili şahıslardan “Sen istediğin gibi yazabilirsin.” cevabı alınmıştır.
Henüz inceleme yapılmadı.